Senin DNA sonuçlarına göre, uçağa binmek rus ruleti oynamak gibi birşey. | Open Subtitles | بالاعتماد على تحليل الحمض النووي لك ركوبك للطائرة مثل لعب الروليت الروسي |
Ayrılırlarken, arabadan uçağa da siz mi taşıdınız? | Open Subtitles | هل حملتها عائداً من السيارة للطائرة حين غادرت ؟ |
S.ktir et otobüsü! Lanet olasıca uçağa ne oldu! | Open Subtitles | اللعنة على الحافلة , أريد معرفة ماذا حدث للطائرة اللعينة |
En son uçuşu uçak kazası olmadan o etiketle tamamlamıştım... | Open Subtitles | البطاقة تجعل الرحلة الأخيرة بدون تحطم للطائرة أو أي شيء |
2002 yılında bir grup tedavi eylemcisi, uçağın ilk zamanlardaki gelişmesini tartışmak için toplandılar. | TED | في سنة 2002 إلتقت مجموعة من الناشطين في مجال المعالجة لمناقشة التطوير الأول للطائرة. |
Sonra, hani ben uçağı soyarken biliyorsun... kardeşim Hindu kadını buldu. | Open Subtitles | ثم اثناء تفتيشى للطائرة لسلب مافيها اخى عثر على المرأة الهندية. |
- Moskova'dan yardım almış olmalılar. uçağa nasıl silah soktular? | Open Subtitles | لعلهم حصلوا على مساعدة في موسكو كيف أدخلوا الأسلحة للطائرة ؟ |
Yani, o kim olursa olsun, Onu uçağa her halükarda götürmek zorundayım. | Open Subtitles | أقصد لا يهم من هو فمازلت مضطراً لآخذه للطائرة |
Beni o uçağa bindirirseniz kesin ishalim tutar! | Open Subtitles | إذا جعلتني أصعد للطائرة سأصيب نفسي بالإسهال |
Ve enkaz alanına geldiğinde, sorduğun ilk soru uçağa ne olduğu değildi babanın acı çekip çekmediğiydi. | Open Subtitles | وأول شيء أردت أن تعرف في موقع التحطم لم يكن ما حدث للطائرة ولكن إذا كان والدك قد لحقت بهم. |
Galiba uçağa bizim işaret verdiğimizi sanıyorlar. | Open Subtitles | أعتقد أنهم يعتقدون أننا أرسلنا إشارة للطائرة |
Tabii bu işi uçağa binmeden önce de yapmış olabilir. | Open Subtitles | بالطبع قد يكون مارس علاقة قبل صعوده للطائرة |
uçağa binmene gerek yok dedim. Zaten çok uzaklardasın. | Open Subtitles | لت لا داعي لتصعد للطائرة أنت على بعد أميال |
Ama diğer müşterilerim senin kütüphanenin ya da buraya uçak biletimin parasını karşılamıyor. | Open Subtitles | لكن العملاء الآخرون لا يدفعون لأجل مَكتبتك أو لأجل تذكرتي للطائرة إلى هنا |
Bunlar seni izleyenler değil. uçak için görevlendirilen KGB'liler. | Open Subtitles | ليس الرجال ذاتهم الذين لاحقوك إنهم رجال استخبارات مخصصين للطائرة |
Bunu o kağıdı uçak yapmadan önce düşünecektin. | Open Subtitles | نعم ، وجب عليك التفكير بذلك قبل صناعتك للطائرة الورقية |
Birisi uçağın iniş takımına saklanmış veya biri kargo bölümüne saklanmış ve sonra onları donarak ölmüş olarak buluyorsun. | TED | شخص اختبأ في جهاز الهبوط للطائرة أو في قسم الأمتعة بالطائرة ، ثم تجدهم متجمدين حتى الموت. |
Özür dilerim, baylar bu uçağın inmesine izin veremeyiz ne de hava sahamıza girmesine. | Open Subtitles | المعذرة يا سادة اعتقد اننا لا يمكن ان نسمح للطائرة بالهبوط او الدخول لمجالنا الجوي |
Şu an hazır dürüst olmuşken, uçağı neden yaptığımı anlatayım. | Open Subtitles | بما أننا صرحاء للغاية الآن، سأخبرك عن سبب بنائي للطائرة |
PUSA'ya uçuş iznini sen verdin ve hayatının geri kalan kısmını askeri hapishanede geçireceksin. | Open Subtitles | أنت من سمح للطائرة بالإقلاع وستمضي بقية حياتك في سجن عسكري |
Ağırlık uçaktan ayrılır ayrılmaz derhâl keskin dönüş yaptım. | Open Subtitles | بمجرد مغادرة القنبلة للطائرة قمت على الفور بعمل دورة حادة |
Tek yapmanız gereken misyonu programlamaktır, insansız hava aracına nereye uçacağını söylemek için. | TED | كل ما عليك القيام به تحديد مسار الرحلة أن تقول للطائرة أين تطير. |
Orlando uçağına yer ayırttım, on yedinci koridorda dört koltuk. | Open Subtitles | حجوز للطائرة اربع تذاكر (بالطائرة اسيل 17) الى اورلاندو |
Kayıp Euphrates Air uçağının kara kutusunu buldular. | Open Subtitles | تم العثور على الصندوق الأسود للطائرة المفقودة |
İHA'lar tek seferde günlerce havada oluyor ama pilotlar 12 saatlik vardiyalarla onları uçuruyor. | Open Subtitles | الطائرات في الجو لأيام للطائرة الواحدة ولكن الطيارون يحلقون بها في مناوبات كل 12 ساعة |
Her şeyi uçağa yükleyin. | Open Subtitles | خذوا كل شيء للطائرة |