Onu bulmak için her şeyi yapacağız. Bir şeyler öğrendiğimizde sizi ararız. | Open Subtitles | سنقوم بأقصى جهدنا للعثور عليها وسنتصل بك بمجرد أن نسمع أي شيء |
Ama bu yıllar önce olup bitmiş. Onu bulmak için başınıza aldığınız onca dertten sonra onu bulmaya geldiğinize eminim minnettar kalır. | Open Subtitles | لكن هذا منذ سنوات لابد انها ستقدر المشاكل التي واجهتموها للعثور عليها |
Jay Onu bulup tasmayı görmeden önce Onu bulmamız gerek. | Open Subtitles | نحن بحاجة للعثور عليها قبل جاي ، لكي لايرى الطوق |
Onu bulmama yardım et, tamam mı? | Open Subtitles | ساعدنى فقط للعثور عليها موافق ؟ |
Diyorum ki, eğer kız yaşıyorsa, Onu bulmanın en kolay yolu onu bizden daha fazla isteyen birini takip etmemiz olacak. | Open Subtitles | أعني أنه مادامت الفتاه حية فسنكتسب في صفنا رجُلاً يسعى للعثور عليها بشدة, مثلنا تماماً |
Şimdi onu bulmamda bana yardım edecek misin? | Open Subtitles | الان , هل ستساعدني للعثور عليها ؟ |
Sadece onu bulman için yardımımıza ihtiyacın var. | Open Subtitles | لكن ستحتاج الى المساعدة للعثور عليها |
Aşağıda madenlerde Anna'yı aradığını biliyorum. Elsa'ya onu bulması için yardım edeceğim. | Open Subtitles | أعرف أنّها في المنجم تبحث عن (آنا) سأساعد (إلسا) للعثور عليها |
Hayır. Herkes Onu bulabilmek için canla başla çalışırken ben burada tıkıldım kaldım. | Open Subtitles | لا، وأنا محتجزة هنا بينما يعمل الجميع بجدّ للعثور عليها |
Hükümetin Onu bulmak için bilgi verenlere ödül vermesi sırasında ordu yetkilileri kızla bir bağlantılarının olduğunu reddetti. | Open Subtitles | بينما عرضت الحكومه جوائز لمن يعطي اي معلومه للعثور عليها الجيش نفي أن يكون هناك صله بين بحثهم عن الفتاة |
Eğer bana inanmıyorsan... Onu bulmak için makine diliyle kodlanmış bir matris kullandığını söyle. | Open Subtitles | ولو أنك لا تصدقني أخبرها أنها كانت تستعمل محور مشفر للعثور عليها. |
Onu bulmak için harcadığımız onca zamandan sonra, ...buralarda geçen onca zaman sonunda, ...nihayet buradayız, beyler. | Open Subtitles | بعد كل الوقت الملعون و نحن وضعناه في محاولة للعثور عليها في كل وقت على الموقع نحن هنا في نهاية المطاف ، يا رفاق |
Burada bulunan tüm ajanlar Onu bulmak için ellerinden geleni yapıyorlar. | Open Subtitles | جميع عملاء المكتب يعملون ما في جهدهم للعثور عليها |
Eğer karın hayattaysa Onu bulmak için birçok yolumuz var. | Open Subtitles | إذا كانت زوجتك حية لدينا طرق للعثور عليها. |
Ama bu yıllar önce olup bitmiş. Eminim Onu bulmak için katlandığınız bunca zahmete minnettar kalır. | Open Subtitles | لكن هذا منذ سنوات لابد انها ستقدر المشاكل التي واجهتموها للعثور عليها |
Dışarıda ikinci bir bomba var ve onu bulmaya odaklanmanız gerekiyor. | Open Subtitles | إسمعني، هناك قنبلة أخرى بالخارج وتحتاج إلى التركيز للعثور عليها |
Erkeklerin, tam konumunu öğrenmesine izin veriyor. Bu yükseklikte kilometrelerce öteden işitilebilir. onu bulmaya istekli genç bir erkek araziden ortaya çıkıyor. | Open Subtitles | إنها تسمح للذكور ان تعرف بالضبط أين هي. من هنا، يمكن سماعها لمسافة كيلومترات. والذكور الشباب يخرجوا من البرية ، تتوق للعثور عليها. |
Onu bulmamız gerekiyor. Oturup konuşmanız gerekiyor. | Open Subtitles | نحتاج للعثور عليها أنت تحتاج للتحدث إليها |
Garsonunuz ben değilim ama Onu bulup iyice bir pataklayalım. | Open Subtitles | أوه, أنا لست نادلة الخاص بك ولكن دعنا نذهب للعثور عليها واركل مؤخرتها, هيا |
Onu bulmama yardım etmelisin. | Open Subtitles | احتاج مساعدتك للعثور عليها |
Onu bulmanın en hızlı yolu bu. | Open Subtitles | هو أسرع طريقة للعثور عليها. |
Şimdi onu bulmamda bana yardım edecek misin? | Open Subtitles | الان , هل ستساعدني للعثور عليها ؟ |
Aşağıda madenlerde Anna'yı aradığını biliyorum. Elsa'ya onu bulması için yardım edeceğim. | Open Subtitles | أعرف أنّها في المنجم تبحث عن (آنا) سأساعد (إلسا) للعثور عليها |
Onu bulabilmek için hiçbir şansınız yok. | Open Subtitles | لا يوجد طريقة للعثور عليها |