"للعدو" - Translation from Arabic to Turkish

• düşman
• düşmana
• düşmanın
• koşuya
• koşmaya
• düşmanı
• düşmanla
• düşmandan
• düşmanına
• düşmanlarına

Güneyde, Romanya Üçüncü Ordusu 90 düşman piyade tümeniyle karşı karşıya.
اٍلى أقصى الجنوب الجيش الثالث الرومانى يواجه 90 شعبة مشاة للعدو

Herhangi bir işaret olmaksızın düşman yeniden ateş edebilir.
من الممكن للعدو أن يصيبنا بطوربيد آخر بدون سابق إنذار

düşman neden hiç ateş yakmamış?
ما يمكن للعدو أن يحيك من مكيدة دون حتى ولا شعلة؟

Kendini, düşmana karşı görünmez yapmak temel bir taktiktir, Tom.
أن تجعل نفسك مخفياً للعدو إنها تقنية سهلة يا توم

İşe yaramaz Bağımsızlık Cephesini kullanıp düşmanın askeri gücünü kırmak en iyisi.
من الأفضل استخدام جبهة التحرير العديمة الفائدة كفخ لتخفيض القدرات العسكرية للعدو

17 düşman uçağı düşürdü, ve öldükten sonra bir Sovyet kahramanı oldu.
لقد أطلق النار على 17 طائرة للعدو وأصبح بطلًا للاتحاد السوفييتي بعد وفاته.

düşman için en uygun zaman şafak vakti olacaktır.
بدون تحذير مسبق . من دائرة مخابراتنا الوقت المناسب للعدو . سيكون الفجر

Bunu hatırlat De Lancey. düşman karşısında adamlarım iyi giyinsin isterim.
ذكرنى بذلك , دى لانسى أحب رجالى يرتدون ملابس أنيقة عند ملاقاتهم للعدو

Sadece silahla nişan alıp etrafta dolaşan düşman uçaklarına karşı başınızı sağa sola çevirip onlara nişan almaya devam ederdiniz.
وتتلفت حولك باحثاً فى السماء عن أى مقاتله للعدو وتبقى مدفعك ملازماً لها

Yakıt ikmalleri derhal yapılıp, keşif uçaklarımız düşman gemisi gördüğünde vurulmaları için, yeniden bomba yüklenebilir.
عندما ترجع يمكن اعاده تموينها و تسليحها سريعا للعمل فى البحر فى حاله ما ان شاهدت طائرات استكشافنا اى سفن للعدو

düşman, olmasını hiç ummadığın bir yerde pusuya yatmış olabilir.
يمكن للعدو أن يختبئ في أقل الأماكن توقعًا

Güvenlik sağlandı. Yaralı yok, düşman izine rastlanmadı.
كل شئ تم تامينه , و لا توجد خسائر ولا اثر للعدو

Bu binalarda bir sürü düşman olabilir.
مِنْ المُحْتَمَل أن تكون هناك قوات كثيفة للعدو في تلك المباني

Evine düşman ajanı getirmemen gerektiğini bilmeliydin.
أن أعلم بكثير من أن تُحضر عميلا للعدو إلى المنزل

- Şimdiye kadar hiç bir düşmana kendi mahvoluşunu görme imkânı vermedim.
لم يسبق لي حتى الآن السماح للعدو اختيار موقعه الهجومي

Dövüşü düşmana götürmeyi planlıyor.
إنه يصوّر للعدو أنه بإمكانه الفوز بالمعركة

Şayet bütün üslerimizin fotoğrafını çeken uçağı düşürmeseydik bu düşmana bizi yok etme imkanı vermiş olurdu.
ما لم نكن أسقطنا تلك الطائرة التي صورت جميع قواعدنا، لكانت مكنت للعدو تدميرنا

düşmanın sanayi tesislerini bombalayabilir ve sivil halkın moralini yerle bir edebilirdi.
ستقوم تلك الطائرات بقصف قلب مراكز الأنتاج الصناعى للعدو وتمحو تماماً قوته البشريه

Dizardı krişini sakladığı için koşuya çıkmadığını söyledi ama son gördüğümde gayet güzel koşuyordu.
أقصد، قالت أنها لم تكن ذاهبة للعدو لأنها كانت تعاني آلام في الظهر و لكنها كانت بحالة جيدة

Geceleri koşmaya çok çıkıyordu ama asla bunun bu kadar garip olacağını düşünmemiş.
كان يخرج للعدو ليلًا كثيرًا لكنها لم تظن أن هذا أمر مريب

Burada, Dulles'ta, Adalet Bakanlığı'ndan birkaç kişi Amerika'nın kokaine karşı başlatmış olduğu savaştaki düşmanı temsil eden adamı kelepçeleyecekler.
هنا في دولز الرجل المناسب في وزارة العدل سيقيد الرجل الذي يرمز للعدو في حرب أمريكا ضد الكوكايين

Ama askerlerimden babası düşmanla anlaşmış birini lider olarak kabul etmelerini isteyemem.
-و لا استطيع ان اطلب من جنودى ان يتبعوا -رجلا ابوه مناصرو موالى للعدو

Yüzbaşı. Bir komutan olmanıza rahmen, bir düşmandan farklı değilsiniz.
سيدي القبطان لو قررت تسليم مواطنينا للعدو

Yoksa düşmanına büyük bir açık verirsin. Kötü ruh kişinin içinden çıkınca kurak yerlerde dolanıp huzur arar ama bulamaz.
وإلا فأنك تضع للعدو مطئ قدم عندما توجد روح شريرة تخرج من رجل

Rahiplerin kullandığı bir mesaj iletme hilesi bu düşmanlarına gözükmeden yapıyorlardı.
أنها خدعة يستخدمها المونك ليشاهدوا بها الرسالة بهذا لا يمكن للعدو أن يراها