Bu akşam Ahmed ve ailesi ile yemeğe davetliyim, içinde büyüdüğü aynı 200 metrekare evde. | Open Subtitles | لان التطرف يغذي نفسه في الظلام ذلك المساء دعيت للغداء مع احمد وعائلته مع كل اهالي المنطقة على مدى مائتين قدم مربع |
- Hayır, Samantha ile yemeğe çıktı. | Open Subtitles | - لا، ذهب للغداء مع سامانثا. |
Onu şair, sanatçı ve müzisyen arkadaşlarıyla birlikte öğle yemeğine çıkardı. | Open Subtitles | أخذها للغداء مع أصدقائه شعراء , فنانون، و موسيقيون |
Ondan sonra bir baktım, "Aman tanrım" olmuşsun ve arkadaşlarınla öğle yemeğine gitmişsin. | Open Subtitles | و بعد ذلك الشيء الآخر الذي أعلمه قولكِ "يالهي" وذهابكِ للغداء مع صديقاتكِ |
Tahmin et bakalım. Senatör Park'ın ofisinden aradılar. Bu gece sekiz kişilik bir grupla yemeğe gelmek istiyormuş. | Open Subtitles | لقد اتصلوا من مكتب السيناتور (بارك) انه قادم اليوم للغداء مع ثمانية أشخاص |
Tahmin et bakalım. Senatör Park'ın ofisinden aradılar. Bu gece sekiz kişilik bir grupla yemeğe gelmek istiyormuş. | Open Subtitles | لقد اتصلوا من مكتب السيناتور (بارك) انه قادم اليوم للغداء مع ثمانية أشخاص |
Fransız Vogue'dan Talia ile öğlen yemeğine hazırlanıyorum. | Open Subtitles | انني فقط احضر نفسي للغداء مع "تاليا" من مجلة "فوغ" الفرنسية |
Babamın ahbaplarıyla öğle yemeğine gitmek beni daha sorumlu yapmak için bir hile. | Open Subtitles | أنا أذهب للغداء مع أب ( كورني ) إنها خدعة لجعلي أكثر مسئولية |
Belli bir kadınla öğle yemeğine | Open Subtitles | ذاهبا للغداء مع أحد النساء |
- Mike Branton beni öğle yemeğine davet etti. | Open Subtitles | لقد دعوت للغداء مع (ميكي براون. |
Kahretsin. İş ortaklarımla öğlen yemeğine çıkmak zorundayım. | Open Subtitles | تباً , علي أن أذهب للغداء مع شريكي عمل |
Earl, eğer rahatsız edici bir sessizlik isteseydim, karımla öğlen yemeğine çıkardım. | Open Subtitles | ، (إيرل) لو أردتُ صمتاً غير مريح لخرجت للغداء مع زوجتي |