Ayrıca bir sürü polisi ateşe vermeden kaçmak dışında bir yol da göremiyorum. | Open Subtitles | ولا يمكنني التفكير في طريقة أخرى للفرار بدون أن أحرق الكثير من الأشخاص |
kaçmak için olabildiğince uzağa gittim. | Open Subtitles | للفرار إلى أبعد ما يمكنني حتى لا يحدث هذا |
Büyük Kaan, her kaçış yolu tutulmuş. | Open Subtitles | أيها الإمبراطور العظيم ، كل طريق للفرار مغلق |
kaçış araçlarımız bile iki tane olacak. Bu da şansımızı ikiye katlar. | Open Subtitles | سيكون لدينا سيارتين للفرار هذا سيضاعف فرصنا طوال الطريق |
Düşman muharipler cezaevini ele geçirdi personeli infaz etti ve kaçmaya hazırlanıyorlardı. | Open Subtitles | مقاتلو الأعداء سيطروا على السجن و قتلوا الموظفين و كانوا يستعدون للفرار |
Bazen gerçek kahraman kaçma cesaretini gösterebilendir. | Open Subtitles | أحيانا البطل الحقيقي، من يملك الشجاعة للفرار |
Beni duyduğunu biliyorum. Kaçacak yerin yok. | Open Subtitles | أعلم أنه يمكنك سماعي لا سبيل لك للفرار |
Orada bekle çünkü hızlı bir kaçışa ihtiyacımız olabilir. | Open Subtitles | أنتظر في حالة احتياجنا للفرار السريع |
Ağabeyim, ablam ve ben, kaçmamız gerekince bir huy geliştirdik. | Open Subtitles | عندما كنت انا و اخي و اختي بحاجة للفرار وضعنا لانفسنا طقوس |
Bu belki de kaçmak için en iyi şansımız, O'Neill. | Open Subtitles | قد تكون هذه افضل فرصة امامنا للفرار , اونيل |
Bauer kaçmak için çatışmayı kalkan olarak kullandı. | Open Subtitles | واستغل تبادل إطلاق النار للفرار هل لديه التسجيل؟ |
Böylece gözleri kan ve sümükle dolar ve kaçmak için zaman kazanmış olursun, yani... | Open Subtitles | لأن هذا سيملأ عينيه بالدم وهذا سينمحك وقت للفرار |
Ayıdan ya da dağ aslanından kaçmak için ağaca tırmanır mıydım bilmiyorum ama bölgede hiçbir yerde ikisinden birinin izine rastlanmadı. | Open Subtitles | لست أدري إن كان بإمكاني تسلق شجرة... للفرار من دب أو أسد جبلي، ولكن ليس هناك أثر لأي من النوعين بالمنطقة. |
Harika bir kaçış imkanın vardı. Bir yerlerde sessiz ve sakince yaşardın. | Open Subtitles | أتيحت لكَ الفرصة المثالية للفرار اذهب للعيش بهدوء في مكانٍ ما |
Bu bir kaçış. - kaçış mı? | Open Subtitles | هذه طريقة للفرار |
kaçış yok. | Open Subtitles | لا يوجد مكان للفرار. |
Ve bir kaç on yıl önce Sovyet yönetiminde, Çernobil oldu, Bu düşman karşısında kaçmaya isteksizlerdi, bu sefer ki görülmezdi. | TED | حتى عندما حكم السوفيت بضعة عقود، حدث تشيرنوبيل، إنهم كانوا غير مستعدين للفرار من مواجهة عدو غير مرئي بالنسبة لهم |
Edward kaçmaya zorlandı. Şuan Sir William nerede? | Open Subtitles | و اضطر ادوارد للفرار أين السيد ويليام الآن؟ |
Mal varlığını transfer ediyorsun, kaçmaya hazırlanıyorsun. | Open Subtitles | إنك تنقل ممتلكاتك تستعد للفرار |
kaçma şansın kesinleşene dek kimliğini gizli tut. | Open Subtitles | أحافظ على سريتي حتى تكون لديّ فرصة للفرار |
Bir adamın hapisten kaçma nedenleri arasında ilk iki sırayı şunlar çeker: Kadınlar ve kadınlar. | Open Subtitles | السببان الأكثر دفعًا للرجل للفرار من السجن هما النساء ثم النساء |
- Sanırım Kaçacak yerin yok, değil mi? | Open Subtitles | أعتقد أنه لا يوجد لديك طريقه للفرار |
Kaçacak yerleri yok. | TED | ولا تملك سبيلا للفرار. |
Orada bekle çünkü hızlı bir kaçışa ihtiyacımız olabilir. | Open Subtitles | أنتظر في حالة احتياجنا للفرار السريع |
Tekrar kaçmamız gerekirse kalbinin kırılacağını biliyordum çünkü. Ancak artık kaçmamıza bir sebep yok. | Open Subtitles | وإن اضطررنا للفرار مجددًا فسينفطر فؤادك، لكن لم يعُد علينا الفرار. |