Ağabeyim kahvaltıya gelirdi, arabasının sesini duyunca çok sevinirdik. | TED | كان أخي يأتي للفطور وكنا نسعد جدا بسماع صوت سيارته قادمةً من على الطريق. |
Altı gündür buradayım ve kimse beni kahvaltıya çağırmadı. | Open Subtitles | أنا هنا الآن منذ ستة أيام ولا أحد دعاني للفطور |
Dennis, kahvaltıda ne istediğimi düşündüğümde, ağlamaya başlarım. | Open Subtitles | دينيس، أفكر في ما أريد للفطور وأبدأ في البكاء. |
- Ben tarih oldum. Yüzbaşı kahvaltıda rozetimi yiyecek. | Open Subtitles | شارتي لدى الكابتن للفطور براتب تقاعدي على القمّة. |
Bu sabah erkenden dışarı çıktım. Kahvaltı için bir muz almak istedim. | Open Subtitles | في هذا الصباح خرجت مبكرا أردت موزة للفطور |
Unutma bu sabah Kahvaltı için babanla buluşacaksın. | Open Subtitles | لا تنسي أنه يجب أن تقابلي والدك للفطور هذا الصباح |
5:30'da kahvaltıya kaldırman yetiyor zaten. | Open Subtitles | لقد عكرت مزاجي بما يكفي أليس الوقت مبكراً للفطور انها الخامسة والنصف |
Şimdi Bayan Sherwood'un neden her sabah kahvaltıya geldiğini anlayacaksın, Tom. | Open Subtitles | الآن ستعرف سبب قدوم الآنسة شيروود إلى هنا للفطور دائماً |
Şimdi Bayan Sherwood'un neden her sabah kahvaltıya geldiğini anlayacaksın, Tom. | Open Subtitles | الآن ستعرف سبب قدوم الآنسة شيروود إلى هنا للفطور دائماً |
Yarın çiftliğime kahvaltıya gelmen için ısrar ediyorum. | Open Subtitles | أنا مُصر , يجب أن تأتى لقصرى الفاخر للفطور معى غدا ً |
Ya da bana kahvaltıya gelin. Evde piyanom var, orada çalışırız. | Open Subtitles | أو تأتيا إلى منزلي للفطور فأنا لدي بيانو ونستطيع أن نتدرب هناك |
Belediye başkanı şehrin anahtarını Tokyo valisine veriyordu kahvaltıda çorba içmeyi severdi. | Open Subtitles | كان رئيس البلدية يمنح حاكم طوكيو مفتاح المدينة كان يعجبه حساء للفطور , حساء السمك |
Delirdin mi, kahvaltıda gözleme yedik. | Open Subtitles | ماذا ؟ هل جننت ؟ تناولنا الفطائر المحلاة للفطور |
Bu evde, kahvaltıda, çikolatalı kek vardır. | Open Subtitles | في هذا البيت عندنا كعك الشوكولاته للفطور |
Bu sivilin hakettiği kadar kibarım. Sende kahvaltıda şarap içecek kadar cesaret var. | Open Subtitles | أنا مدني بينما هذا الضالّ يستاهل عندك الشجاعة من النبيذ للفطور. |
Yarın, evime gelip kahvaltıda bana eşlik etmen için ısrar ediyorum. | Open Subtitles | أنا مُصر , يجب أن تأتى لقصرى الفاخر للفطور معى غدا ً |
Fred gece boyunca çalışırdı, fakat Kahvaltı için ve Jack'i okula götürmek için evde olurdu. | Open Subtitles | فريد يعمل خلال الليل ولكن، ان يعود للمنزل كل صباح للفطور و اتخاذ جيك إلى المدرسة، دائما. |
Kahvaltı için, uh... bana Fransız tostu yapmana bayılıyorum. | Open Subtitles | احبانكِ.. تعدين لي خبزاً فرنسياً محمصاً للفطور |
Pekala çocuklar, dalın. İşte geldi. Kahvaltı için ağaç kabuğu! | Open Subtitles | حسنا يا أطفال هذا هو غطاء الأشجار للفطور |
Kahvaltı için bu tozlardan istemiyor musun yoksa? | Open Subtitles | أنت لا تريد أن يكون لديك مذاق بالغبار للفطور |
Kahvaltılık gevrek reklamı! | Open Subtitles | هذا اعلان للحبوب الغذائية للفطور. |
Affedersiniz Kahvaltı etmeye vaktim olmadı da. | Open Subtitles | أسف ، ليس لدي وقت للفطور |
Pazar kahvaltısında kendi silahını yedi. | Open Subtitles | قام بالإنتحار في وجبة يوم الأحد للفطور والغذاء |
Tony ile kahvaltı yapmak için çıktılar. | Open Subtitles | هى و(تونى) ذهبوا للفطور |