Yani, buraya gelmek için onca şeyi almayı bahane mi ediyordun? | Open Subtitles | إذاً إشتريتي كل هذه الأشياء حتى تجدي عذراً للقدوم إلى هنا؟ |
normalde 120'den 130'a kadar insan taşıyabilmekte. Belki de buraya gelmek için benzer bir uçağa binmiş olabilirsiniz. | TED | تحمل من 120 إلى 130 شخص. ربما ركبتم طائرة مماثلة للقدوم إلى هنا اليوم. |
Evime davet ettim adamı, ...sana göz kulak olsun diye maaş bağladım. | Open Subtitles | لقد دعوت الرجل للقدوم إلى منزلي أدفعُ له لرعايتك فيقوم بسرقتك مني، |
Pekâlâ, benden buraya gelmem ve seni çemberi zapt etmeye ikna etmem istendi. | Open Subtitles | لقد تم سؤالي للقدوم إلى هنا وإقناعك لربط الدائرة |
Demek Yang Baek'in hayatını tehlikeye atarak Kyong Song'a gelme sebebi Genel Valiliği bombalamak mıydı? | Open Subtitles | إذاً يانغ بيك خاطر بحياته للقدوم إلى كيونغ سيونغ لكي يفجر مبنى الحاكم العام؟ |
Oh, hayır.Bak, senden hoşlanıyorum. Senden hoşlanmasaydım buraya gelmeye devam etmezdim. | Open Subtitles | لا.إنظري،أنا أَحْبُّك لم أكن مستمراً للقدوم إلى هنا إذا لم أكن معجبكٌ بكِ |
Buraya gelmek zorunda değildim biliyorsunuz, Bayan Buttle. | Open Subtitles | لم اكن مضطرا للقدوم إلى هنا يا سيدة باتل |
Buraya gelmek ne güzel. Parkta hiç yazmamıştım. | Open Subtitles | إنها فكره ممتازه للقدوم إلى هنا لم أكتب أبدا فى الحديقه |
İnsanlar, buraya gelmek için hey şeyden vazgeçiyorlar ve biz yardım etmek istediğimiz için suçlu mu oluyoruz? | Open Subtitles | الناس يعرضون حياتهم للخطر للقدوم إلى هنا وأنظر إلى ما يحدث عندما نحاول أن نساعدهم |
Manhattan'a gelmek isterseniz, önce aramayı unutmayın. | Open Subtitles | إذا حظيتم بفرصة للقدوم إلى "مانهاتن" اتصلوا بنا مقدماً |
Floor, ebeveynlerinin Indiana'ya gelmek için sınırı geçmelerinden çok mutlu oldum. | Open Subtitles | (فلور), أنا مسرور جداً أن والديكِ عبروا الحدود للقدوم إلى (إنديانا). |
Biliyorum sizin işiniz zor Buraya gelmek için... | Open Subtitles | أعلم أنكم عملتوا جاهدين للقدوم إلى هنا. |
Merhaba. Siz sevimli insanları bu gece eve yemeğe davet ediyorum. | Open Subtitles | أنا أدعوكم جميعاً اليوم أيّها الأصدقاء اللطفاء للقدوم إلى المنزل لتناول وجبة العشاء |
Onu içki gezisine davet etmeliyiz. | Open Subtitles | ينبغي علينا دعوته للقدوم إلى طوافة الخمر |
Zira kendisini buraya ben davet etmedim. | Open Subtitles | لأنني لم أدعوها للقدوم إلى هنا |
Benim de buraya gelmem ve şarkı kayıdı almak için teklifim vardı. | Open Subtitles | و بعدها اتاني عرض للقدوم إلى هنا لكي اسجل اغنية |
Özür dilerim. Buraya gelmem hataydı, biliyorum. | Open Subtitles | اُقدم إعتذاري ، أستطيع أن أرى أنني كُنت مُخطئاً للقدوم إلى هُنا |
- Buralara gelmem biraz zaman aldı. | Open Subtitles | استغرق مني الأمر فترة طويلة للقدوم إلى هُنا |
Senin adını çok duyduğumu söylemek istedim. Pakistan'a gelme konusunda bana ilham kaynağı oldun. | Open Subtitles | وددتُ فقط أن أقول، انني سمعت الكثير عنكِ، أنتِ ألهمتني للقدوم إلى (باكستان) |
Abraham sana Amrika'ya gelme konusunda fikir vermiş olabilir ama, bunu gerçeğe döken sen oldun. | Open Subtitles | قد يكون (إبراهام) أعطاك الفكرة للقدوم إلى هنا لكن أنت الذي نفذتها |
Ve aslında buraya gelmeye cesaretleri olsa... işte o zaman ne kadar kısıtlı imkanlarla burada çalıştığımızı... ve lanet kırmızı bandın çok kalın olduğunu, zamanla herşeyin sadistik bir şaka gibi geldiğini, ama... | Open Subtitles | و إذا كانو فعلا يستجمعون شجاعتهم للقدوم إلى هنا حسنا , يجدون عندها أننا ينقصنا التمويل من أجل ذلك و هذا الروتين اللعين متوفر جدا |
Daniel'i kitap klubüme gelmeye ikna etmelisin. | Open Subtitles | يجب أن تقنع (دانيل) للقدوم إلى نادي الكتاب |