tartışacak zamanım yok. Bu gece yapılması gerekiyor. | Open Subtitles | أنا ليس لدي وقت للمجادلة يجب أن ينتهي كل شيء الليلة |
İyi, kullansın. Burada dikilip tartışacak değilim. | Open Subtitles | حسناً؛ دعها أنا لا أستطيع الوقوف للمجادلة هنا |
Dikkatli ol, Carlos. Şu anda tartışacak durumda değilsin. | Open Subtitles | انتبه كارلوس ، أنت لست في وضع للمجادلة |
Onu ortaya çıkarmak istiyoruz ya. Ama tartışmak için çok sıcak. | Open Subtitles | هذا ما سوف نكتشفه , ألآن الجو حار جداً للمجادلة |
Grogan ile tartışmak için durdum ve kontrolümü kaybettim. | Open Subtitles | توقفت للمجادلة مع جروجان وفقدت السيطرة |
Hayır, tartışmak için daha çok erken. | Open Subtitles | كلا، لازال الوقت مبكراً للمجادلة |
Buraya sizinle tartışmaya gelmedim. | Open Subtitles | أنا لم أتي إلى هنا للمجادلة معك |
Jiang Dingwen'le tartışmaya ne dersiniz? | Open Subtitles | لمَ لا تذهبون للمجادلة مع (جيانغ دينغوين)؟ |
Olmaz, Doktor. tartışacak zamanım yok. | Open Subtitles | لا , دكتور ليس لدّي وقت للمجادلة |
- tartışacak vaktimiz yok. | Open Subtitles | ليس لدينا الوقت للمجادلة. أين هو؟ |
Sinir bozuyorsun biraz ama tartışacak vakit değil! | Open Subtitles | هذا مزعجٌ بعض الشيء، لكنّ لا نملك وقتًا للمجادلة! |
- tartışacak durumda değilsin. Gel Lucy. | Open Subtitles | -أنت لست فى الوضع المناسب للمجادلة.تعالى يا (لوسي) |
- tartışacak vaktim yok. | Open Subtitles | هذا سخف ليس لدي وقت للمجادلة |
Bunu tartışmak için gelmedim Peter. | Open Subtitles | أنا لست هنا للمجادلة في هذا بيتر. |
Ve eklemek istiyorum bunu tartışmak için söylemiyorum. | Open Subtitles | ...وأنا أضيف لا أقول هذا للمجادلة |
tartışmak için vaktim yok. | Open Subtitles | لا أملك وقتاً للمجادلة. |
Buraya seninle tartışmaya gelmedim. | Open Subtitles | أنا لستُ هنا للمجادلة معكِ |
Bakın, sizinle tartışmaya ne zamanım ne de sabrım var.. | Open Subtitles | ليس لدي الوقت او الصبر، للمجادلة معك ! |