Bak bakalım Bart Bass'ın Yaşlı atlar için bir yeri var mıymış. | Open Subtitles | انظري اذا كان بإمكانك رؤية بارت باس في منزل التقاعد للمسنين الخيول |
Bir huzurevindeki kuzenimi ziyaret ediyordum. Yürüme cihazı üzerinde odanın bir tarafından diğerine ilerleyen zayıf, çok Yaşlı bir adamı gözetledim. | TED | لقد كنت في زيارة لابن عم لي في بيت للمسنين و لفت نظري رجل عجوز متهالك يشق طريقه في الغرفة مستعينا بعكازه |
Onların faydaları değişkenlik gösteriyor ve toplumun Yaşlılara karşı tavrının çeşitliliğine katkı sağlıyor. | TED | نفعهم يتنوع ويساهم في تنوع كيفية معاملة المجتمع للمسنين. |
Yaşlılara karşı bu kadar kalpsiz davranan bir cemiyet mi yoksa insanın kendi ailesinin onları istememesi mi? | Open Subtitles | قساوة المجتمع الذي له اعتبار صغير للمسنين |
yaşlılar için sağlık ve bakım merkezleri kuruyoruz toplumun çeşitli yerlerinde. | TED | إننا نبني مراكز صحة للمسنين ومراكز صحية في جميع أنحاء المجتمع. |
yaşlılar için iyi değil. Esnaflar için de iyi değil. | TED | ليس جيّدا للمسنين . ليس جيّدا لأصحاب المتاجر |
Ben, algılayıcıların, Yaşlıların hayatlarının kalitesini yükseltebileceğine gerçekten inanıyorum. | TED | أؤمن حقًا أن المستشعرات تستطيع تحسين طبيعة الحياة للمسنين. |
Hizmetler Ziva. Sosyal sigortalar yaşlılar içindir. | Open Subtitles | الخدمات يا (زيفا) الأمن الأجتماعي للمسنين |
Bu bir parça güzel ödüllü bir hikaye Yaşlı istismarı için bir şok. | Open Subtitles | هذا تحول من قصة مدح واحسان إلى أخبار صادمة عن الإساءة للمسنين ستفوز بجوائز |
Yaşlı insanların bu değerine 60, 70, 80, 90'larında hâlâ yatırım yöneticileri, çiftçiler, avukatlar ve doktorlar olarak aktif olan birçok arkadaşımla şahit oldum. | TED | لقد رأيت تلك القيمة للمسنين في العديد من الأصدقاء في الـ60 من أعمارهم، والـ70، والـ80 والـ90 من أعمارهم، والذين ظلوا نشطين كمديري استثمار، ومزارعين، ومحامين وأطباء. |
Dikkat edin, şu anda üstünde oturduğum yumurta 'esnek çalışma saatleri' ve 'Yaşlı bakımı' üzerine ayrıca 'sadece yayaların olduğu alışveriş merkezi'. | Open Subtitles | هذا السمندل يرقد على بيض يدعى "الرعاية للمسنين وأوقات عمل مرنة" |
Hayvanat bahçesine geldik çünkü Yaşlılara indirim günüydü. | Open Subtitles | حسن، لقد أتينـا إلى حديقة الحيوانات لأن اليوم هو يوم تخفيض الأسعار للمسنين. |
Araştırmam sırasında huzurevlerinde çalıştım, ve Yaşlılara, anlaşıldıkları hissini yaşatmak için tasarlanan bu sosyal robotlardan götürdüm. | TED | أثناء بحثي عملت في دور رعاية المسنين، وأحضرت تلك الروبوتات الاجتماعية التي كانت مصممة لكي تمنح للمسنين الشعور بأن هناك من يفهمهم. |
Yaşlılara %50 indirim yapıyoruz. | Open Subtitles | وتخفيض بنسبة خسمين بالمئة للمسنين |
yaşlılar için sağlıklı güvenli bir sığınak olduğu sanılan bu yer bir kalp krizi merkezi haline dönüşmüş. | Open Subtitles | ما يفترض أن يكون ملاذ آمن للمسنين الأصحاء تحول إلى مركز نوبات قلبية |
George'la birlikte yaşlılar için gönüllü işine yazıldık. | Open Subtitles | إشتركت و(جورج) في وكالة الأعمال التطوعية للمسنين |
yaşlılar için bir huzur evi. | Open Subtitles | إنه مصح للمسنين "إنه في "تولوز |
Yaşlıların yaşına göre hız yapmasına izin verilmesi gerekir. | Open Subtitles | أعتقد أنه يجب السماح للمسنين بالقيادة حسب أعمارهم |
Yaşlıların değerleri hakkında benim bahsedeceğim diğer kısımlar, onların artık yapamayacağı birçok şeyin yanında, gençlerden daha iyi yapabilecekleri birçok şeyin olduğunu fark etmek hakkında. | TED | القيمة المتبقة للمسنين والتي سأذكرها تتضمن إدراك أنه بينما هناك العديد من الأشياء لم يعد المسنون قادرين على القيام بها، هناك أشياء أخرى يستطيعون القيام بها أفضل من الشباب. |
Yaşlıların ilacıyla karıştırılmış bir hap. | Open Subtitles | انها حبوب نشوة مخلوطة مع دواء للمسنين. |
- O yaşlılar içindir. | Open Subtitles | ذلك للمسنين |