| Neden? röportaj yapabilmesi için karar alındı. | Open Subtitles | فورستر حصل على قاض للمقابلة إنه على الهواء مباشرة |
| Bu röportaj sona erdikten sonra, her şey oyuna dahil olacak, dostlarım. | Open Subtitles | فبعد إنهائنا للمقابلة معه فكل الخيارات ستكون أمامنا يا أصحاب |
| Tamam, ama görüşmeye gittiğinde gerçeği anlayacaklar ne amacı var ki? | Open Subtitles | ولكن بمجرد أن يذهب للمقابلة فأنهم سوف يعرفون أنه كبير, أعني، |
| Aslında arkadaşımın adına görüşmeye katılmak için geldim. | Open Subtitles | ؟ في الحقيقة , أنا هنا للمقابلة لجل مصلحة صديقي |
| Tek bildiğim son 2 saat içinde ofisime 40 tane görüşme talebi gelmesi. | Open Subtitles | في الساعتين الأخيرة مكتبي اِستلم 14 طلب للمقابلة. |
| - Neyse röportaja dönelim. | Open Subtitles | ولكن دعينا نرجع للمقابلة. انتهينا من هذا الجزء. |
| Saint Chapelle'den başka bir buluşma yeri bulamadın mı? | Open Subtitles | ألم تجد مكاناً آخر للمقابلة ، غير هذا المكان ؟ |
| Bu görüşmeyi derhal sonlandırmayı öneriyorum. Sizi sayılarınızla baş başa bırakayım. | Open Subtitles | سنستخدم هذه القصة المختلقة للمقابلة لذا سأتركك و أرقامك, لكن ... |
| Adamım, bu kadar geciktiğim için özür dilerim ama telefonum röportaj talepleri yüzünden susmak bilmiyor. | Open Subtitles | مرحبًا يا رجل.. آسف.. لقد استغرقت الكثير من الوقت لأصل هنا ولكن هاتفي كان يرن بطلبات للمقابلة.. |
| Merak ediyordum, seninle röportaj yapmamızı ister miydin? | Open Subtitles | على اية حال انا اتساءل اذا كنت مهتم للمقابلة |
| Yok, onlar evde vajinalarıyla röportaj yaptırıyorlar. | Open Subtitles | إنهما بالمنزل، تجعلان مهبليهما يستعدان للمقابلة |
| görüşmeye katılacağım için parasını şirketim ödüyor. Ben de "Neden en iyisinde kalmayayım ki?" diye düşündüm. | Open Subtitles | أجل، فهم يؤجرون لي الغرفة للمقابلة ففكرت أن أستفيد بذلك، لِمَ لا؟ |
| görüşmeye dair bir not yoktu, ben de görüşme olmadığını sandım. | Open Subtitles | ولم يَكُن هناك أيُ ملاحظات للمقابلة لذا ظننتُ بأنهُ لم يكُن هُناك مقابلة |
| Hastalığına rağmen görüşmeye gelmenden etkilenmiş özverinin ikinci bir şans hak ettiğini düşünmüş. | Open Subtitles | لم تصدق أنك حضرت للمقابلة بالرغم من مرضك فهي تعتقد أن ذلك يستحق فرصة ثانية |
| - Ne bekliyorsun, ara da bir görüşme ayarla. | Open Subtitles | هيا بنا, ماذا تنتظر؟ اتصل به و حدد موعدا للمقابلة |
| - Joyce ve bana bak. - röportaja sakla. | Open Subtitles | انظروا لي أنا و " جويس " وفري هذا الكلام للمقابلة |
| Oval ofiste röportaja hazırlanıyor. | Open Subtitles | انه في المكتب البيضاوي يتحضر للمقابلة |
| Tek yapman gereken buluşma yerini haber verip her şeyi kaptana bırakmaktı. | Open Subtitles | كل ما كان عليك فعله هو الإبلاغ عن دعوتك للمقابلة |
| Pekâlâ, bu görüşmeyi derhâl kısa kesmeyi önereceğim. | Open Subtitles | سنستخدم هذه القصة المختلقة للمقابلة لذا سأتركك و أرقامك, لكن ... |
| Benim bir arkadaşım MSC'de mülakata girdi. | Open Subtitles | هناك صديقة لي ذهبت للمقابلة النهائية في محطتك. |
| Bir buluşmaya gidiyorlar. Peşlerine düşüyorum hemen. | Open Subtitles | انهما في طريقهم للمقابلة انا خلفهم مباشرة |
| Mac, Brewer'ın ofisiyle yapacağın ön röportajı gözetlememi istiyor. | Open Subtitles | ماك تريد مني أن أشرف عليك خلال حجزك للمقابلة المبدئية مع براور. |
| Yarınki toplantıya geleceksiniz değil mi? Tabi ki. | Open Subtitles | أنت قادم للمقابلة غدا , أليس كذلك؟ |
| Sonra kızımı üniversite mülakatına götürürsün. | Open Subtitles | ومن بعد ستأخذ إبنتي للمقابلة في كليّتها. |
| Daha sonra, istenen şartları sağlayanları telefonla arayıp mülakat için tarih vereceğiz. | Open Subtitles | ومن ثم اللاتي تتوافر فيهنّ المؤهلات سوف يتلقون مكالمة لتحديد موعد للمقابلة. |