Yenetek verdiği öğrencilerin ailelerden görüşme için gelmelerini istiyoruz. | Open Subtitles | نحن نريد ان نطلب من آباء الطلاب الموهوبين للمقابله |
Tamam, tamam. Şimdi görüşme için hazırlık yapalım. | Open Subtitles | حسنا ، حسنا ، دعنا نعود لنُعدكَ للمقابله |
görüşme için kaygılandım. | Open Subtitles | كنتُ اجهز نفسى للمقابله الشخصية |
Oh, çok isterdim, ama kalıp mülakata hazırlanmalıyım. | Open Subtitles | اوه، احب ذلك لكن اعتقد انه يجب ان ابقى واستعد للمقابله. |
- Buraya oğlumu mülakata götürmeye geldim. | Open Subtitles | حسناً يا "راندي" جئت لأصحب إبني للمقابله |
Ardından da, ayrıntılı bir röportaj için birkaç saat size ihtiyacım olacak. | Open Subtitles | بعد ذلك أريدك لبضع ساعات للمقابله الشخصيه |
McCann burada yaşıyor. Salı günü saat 10'da, görüşme için şurada olacak. | Open Subtitles | "ماكان" يسكن هنا و سيحضر هنا للمقابله |
Şimdi bir görüşme için hazır mısınız? | Open Subtitles | ـ جاهز للمقابله الان ؟ |
mülakata yarın da hazırlanabilirim. | Open Subtitles | اجل، استطيع ان استعد للمقابله غدا |
Sakin ol, röportaj için teşekkürler. | Open Subtitles | اهدا, شكرا للمقابله |