Orada, Athlone körler Okulu öğrencileri üzerinde etki bırakmak için, selenleme teknikleri ve inceleme metotları üzerine çalışıyoruz. | TED | نحن نعمل هناك على تقنيات الصوتنة وطرق التحليل للتأثير على طلاب مدرسة أثلون للمكفوفين. |
Yolda kalanlara yardım eden bir rehber sözlü tarihçi körler için okutman sağırlar için anlatıcı ve kısaların, uzunluğu oldu. | Open Subtitles | بالعمل كمسؤولة عبور , متحدثة تاريخية قارئة للمكفوفين مستمعة للصم , وواصلة للأقزام |
Bunlar içerisindeki fevkaladelik aslında şehirlerin körler için harika yerler olduğuydu. | TED | الافضل من بين تلك الرؤى الرائعة كان ادراك ذلك ، فعلا ! المدن أماكن جميلة للمكفوفين |
Merhaba, adım Dennis Hong, ve biz görme yetisi olmayanlar için bir araç yaparak onlara özgürlük ve bağımsızlık getiriyoruz. | TED | مرحبا، اسمي دنيس كونغ، ونحن نحاول جلب الحرية والاستقلال للمكفوفين من خلال بناء سياره لضعاف البصر. |
1987 yılında, en büyük oğlumuz Gerard'ın doğduğu ayda ilk görme engelli bilgisayarıma sahip oldum ve o burada. | TED | في عام 1987، في الشهر الذي ولد فيه ابننا البكر جيرار، حصلت على حاسوبي الخاص للمكفوفين ، وهو في الواقع هنا. |
- Boş vakitlerimde körlere kitap okurum. | Open Subtitles | في وقت فراغي، أنا، اه، وقراءة للمكفوفين. |
körler için olan bir kuruluşa gittiğimizde "körler için bir cihaz yapmayın. | TED | عندما تواصلنا مع منظمة للمكفوفين، قالوا لنا: "لا تصنعوا جهازًا للمكفوفين. |
Beni Rusya'dan Amerika'ya kaçırdı, körler için bir yatılı okula gönderdi. | Open Subtitles | قام بتهريبي من "روسيا" إلى "أميركا"، إلى مدرسة داخلية للمكفوفين. |
körler için oyun tahtası. | Open Subtitles | أحجارٌ للمكفوفين. |
Anne, o okul, körler için. | Open Subtitles | -أمي ، هذه مدرسة للمكفوفين |
körler için pek uygun bir meslek değil. | Open Subtitles | لا مجال كبير للمكفوفين . |
Gülüşmeler ve burası Kongre Kütüphanesi'nin körler ve görme özürlüler için ücretsiz, ulusal kütüphane hizmeti sağlayan bir bölümü. Basılacak yayınlar okuyucu talebine göre belirleniyor | TED | (ضحك) وهذا هو... قسم من مكتبة الكونغرس وتنتج لخدمة المكتبة الوطنية مجاناً للمكفوفين وضعاف البصر. والمنشورات التي اختاروها أن تنشر وتستند شعبية القارئ. |
Örneğin; Avusturalya -dünya ülkelerinin yaklaşık üçte birindeki gibi- biz görme engelli insanların okumasını ve kitapların braille'ye dönüştürülmesine imkan veren telif hakkı istisnalarına sahip. | TED | على سبيل المثال، في أستراليا، مثل حوالي ثلث بلدان العالم، لها حقوق نشر إستتنائية تسمح أن تكون الكتب بطريقة برايل ومقروءة للمكفوفين. |
Bir adım geri atalım ve şehrin görme engelliler için neden bu kadar iyi olduğuna bakalım. | TED | اسمحوا لي أن أخطو خطوة إلى الوراء و ألقي نظرة لماذا المدينة جيدة جدا للمكفوفين! |
görme engelliler için bir merkez. Buraya yakın sayılır. | Open Subtitles | مركز للمكفوفين ، ليس بعيداً من هنا |
Chabert görme Engelliler Evi'nin çocukları tarafından karanlıkta yapılmış el işi. | Open Subtitles | معمول باليد في الظلام من قِبل أطفال ملجأ "شيبرت" للمكفوفين. |
Bir grup ülkenin ve Dünya görme Engelliler Birliği'nin sınır ötesi antlaşmasını destekleyen bir toplantı. Eğer kitaplar telif hakkı istisnası altında mevcutsa ve başka bir ülke telif hakkı istinasına sahipse bu kitapları sınır ötesine taşıyabilir ve özellikle gelişmekte olan ülkelerde okuyacak kitabı olmayan görme engelli insanlara hayat verebiliriz. | TED | إنها مجموعة من االدول إضافة إلى "الاتحاد العالمي للمكفوفين" تدعو ، إلى معاهدة عبرالحدود حيث أنه إذا كانت هناك الكتب المتاحة بموجب استثناء حقوق النشر و بلد آخر له استثناء حقوق النشر، يمكن نقل تلك الكتب عبر الحدود وإحياء الناس ، لا سيما في البلدان النامية، حيت المكفوفين ليس لديهم الكتب لقراءتها. |
(Kahkahalar) O bir görme engelli bilgisayarı. | TED | (ضحك) إنه كمبيوتر للمكفوفين. |
Belki de kendimi düşünmekten vazgeçip körlere gönüllü olmalıyım. | Open Subtitles | ربما يجب أن نتوقف عن التفكير الكثير عن نفسي... - والمتطوعين للمكفوفين أو شيء من هذا. |