Öncelikle bir arkadaşımız zorda olduğunda yardım etmek için sıradışı şeyler yapmayı öğrettiler. | Open Subtitles | هم أعلمنا الذي عندما صديق في الحاجةِ، تَتجاوزُ إستثنائيَ الأطوال للمُسَاعَدَة. حينما، مهما. |
Ray, oraya git ve ona Tanrı'nın bizi birbirimize yardım etmek için dünyaya gönderdiğini söyle. | Open Subtitles | راي، فقط يَنْهضُ هناك ويُخبرُها الذي الله وَضعَنا على الأرضِ للمُسَاعَدَة بعضهم البعض. |
Vurulma olayını duymuşlar bana yardım etmek istiyorlar. | Open Subtitles | سَمعوا عن إطلاق النار ومطلوب للمُسَاعَدَة. |
Bizi araştırmana yardım için... çağıracağını umuyorduk. | Open Subtitles | نحن كُنّا نَتمنّى بأنَّ ك نَدْعونا للمُسَاعَدَة بتحقيقِكَ. |
Ormanlar kralı yardım için burda! | Open Subtitles | ملك الغابةِ هنا للمُسَاعَدَة فقط |
Kendi başlarına yardım etmek için sıfır noktasına koşmuşlardı. | Open Subtitles | لكنبالأحرىرَكضَأسفلإلىنقطةالصفرِ على ملكِهم للمُسَاعَدَة. |
Buraya bir öneriyle geldik. Sana yardım etmek için. | Open Subtitles | مَع a a مقترح للمُسَاعَدَة على ' ya. |
Sana yardım etmek isterim. | Open Subtitles | l'd يَحْبُّ المُحَاوَلَة للمُسَاعَدَة. |
- Ben de geliyorum,yardım etmek için. | Open Subtitles | - أنا سَأَجيءُ، أيضاً، للمُسَاعَدَة. |
yardım etmek için buraya taşındık. | Open Subtitles | رَجعنَا إلى هنا للمُسَاعَدَة. |
Eğer yardım için yapabileceğim birşey varsa-- | Open Subtitles | إذا هناك أيّ شئ الذي أنا يُمْكِنُ أَنْ للمُسَاعَدَة - |
- yardım için teşekkürler. | Open Subtitles | - شكراً للمُسَاعَدَة. |