Bu yüzden ekonomik ilerlemenin de tıpkı evrim gibi sürekli yükselen bir büyüme çizgisine sahip olacağına inanmaya hazırız. | TED | لذا، لا عجب من أننا نؤمن وبسهولة بأن التقدم الاقتصادي سيأخذ ذات المنحنى، هذا الخط المتصاعد للنمو. |
Politikacılar bunun farkında ve yeni büyüme hedefleri öneriyorlar. | TED | يعلم سياسيّونا ذلك، ولذلك يعرضون مقاصد جديدة للنمو. |
O nüfus seviyesinde, gezegenimiz büyümenin limitleri ile başa çıkmaya çalışacak. | TED | وعند هذا الحد من التعداد السكاني, سوف يتعامل كوكبنا مع محددات للنمو. |
Küçük işlerde olanlar büyümek için gerekli parayı alamıyor ve mikro işler bunlardan doğamıyor. | TED | وان المشاريع الصغيرة لا تستطيع ان تحصل على التمويل الكافي للنمو وهذه المشاريع الصغرى لا تستطيع ان تتجوز حيزها الضيق |
Yan yolu yerleştirdikten sonra bebeğinizin akciğerleri gelişmek için daha fazla yere kavuşmuş olacak ve bu sayede semptomlarda kaybolacak. | Open Subtitles | سنضع الأنبوبة بداخله ستجد الرئتان مساحة للنمو و الأعراض ستذهب من عندك |
Gördüğünüz gibi, yalan söylemek aslında gelişme sürecinde tipik bir adım | TED | وهكذا كما ترون، الكذب هو في الحقيقة جزء تقليدي للنمو والتطور. |
Birilerinin kendi tercihlerini yapabileceği bir yerde büyüyecek ve gelişeceksin. | Open Subtitles | سيكون أمامكِ الفرصة للنمو و التطور إلى شخص يمكنه اتخاذ خياراته الخاصة |
Onların yavaşça büyüdüklerini görüyorum. Bakıyor musun? | Open Subtitles | يبدو أنها عادت للنمو مرة أخرى بشكل جيد أترى ؟ |
Özellikle gelişmekte olan piyasalarda insanlar arasında büyüyen bir şüphe var, şimdi insanlar inanıyorlar ki, demokrasi, ekonomik büyüme için bir ön koşul olarak görülmüyor. | TED | بالتحديد هنالك شك متزايد حول الناس في دول الاسواق الناشئة حيث يعتقد الناس الان بأن الدمقراطية لا يجب ان ينظر لها كشرط اساسي للنمو الاقتصادي |
Hazırız, çünkü 2008'deki ekonomik krizde ekonomik büyüme ile ilgili takıntımızın bizi çok yanlış yerlere götürdüğünü gördük. | TED | نحن مستعدون، لأننا قد شاهدنا، في الأزمة المالية عام 2008، كيف أن معبودنا للنمو الاقتصادي قادنا بعيدًا للضلال. |
Geleneksel büyüme reçeteleri Afrika'da pek işe yaramıyor. | TED | لم تعمل الوصفات التقليدية للنمو في أفريقيا بشكل جيد جدًا. |
Bu arada büyüme ve gelişmenin yapı taşları olan protein ve amino asitler, his ve davranışlarımızı idare eder. | TED | وفي الوقت نفسه، فالبروتينات والأحماض الأمينية، المواد الغذائية البانية للنمو والتطور، تتحكم بشعورنا وتصرفنا. |
70'lerde, ulusal parklara yatırım yaptık. Bu da bizi özellikle gelişmekte olan ülkelerde gördüğümüz ve hatalı olduğunu düşündüğüm "her ne pahasına olursa olsun büyüme" fikrinden uzak tuttu. | TED | في سبعينيات القرن الماضي، استثمرنا في الحدائق الوطنية، مما أبقانا بعيدًا عن المنطق الخاطئ للنمو والنمو والنمو بأي ثمن الذي نرى أن الآخرين يسعون لتبنيه خصوصاً في العالم النامي. |
Avantajları: En etkili iklim çözümü, popüler ve popülist, büyüme ve ticaret yanlısı, idareyi küçültürken çalışan sınıfına yardımcı olan. | TED | الفوائد: أكثر حل مناخي فعال، والأكثر شعبيةً، مؤيدٍ للنمو ومؤيدٍ للتجارة، يقلص الحكومة ويساعد الفئة العاملة. |
Bence, ekonomik büyümenin geleneksel modellerinin bizim çalışmasını istediğimiz şekilde çalışmadığı çok açık. | TED | أعتقد بأنه تماما نفس حالة النماذج التقليدية المعتمدة للنمو الإقتصادي والتي لا تعمل مثلما توقعنا. |
Kurzweilian deyişiyle ekonomik büyümenin depresif eşeği gibiyim. | TED | بل أنا طبقا لرأي كورزويل نموذج للنظرة المتشائمة للنمو الإقتصادي |
Ekonomik büyümenin yavaşlayacağına dair bir uyarıydı. | Open Subtitles | إنها لتحذير أنه يمكن للنمو الإقتصادي التباطؤ |
Doğmak için, büyümek için ve bir dondurma almak için de bir zaman var. | Open Subtitles | وقت للنمو , و وقت للبذر و وقت للحصاد ووقت لتناول ألآيس كريم أيضاً |
Bunu size yapmasaydım, büyümek için şansınız olmayacaktı. | Open Subtitles | إذا لم أفعل ذلك لكم لما كان لديكم الفرصة للنمو |
Fazla enerjiyi o amaçla kullanıyorlar, daha çok büyümek için kullanıyorlar ve bu ölçümler doğruysa önemli derecede yoğun bir dış gövdeye sahip. | Open Subtitles | ذلك ما يفعلونه بالطاقة الزائدة إنهم يستعملونها للنمو أكثر وإذا قراءاتي صحيحة الهيكل الخارجي كثيف جدا |
Ülkemizin ekonomik durumu hakkında ve işsizliği azaltmak için ve gelişmek için yeni istihdam alanları açmak üzerine bir şeyler söylemek istiyorum. | Open Subtitles | أودُّ أنّ أقولُ بضع كلمات عن حالة اقتصادنا وما نقوم به لإعادة الأمريكيين إلى العمل وبناء قاعدة جديدة للنمو |
Gelişmenin gerçekten önemli olduğu o yoksul uluslarda, gelişme için yer açmak gibi bir sorumluluğumuz olduğu açık. gibi bir sorumluluğumuz olduğu açık. | TED | جلى لنا أننا علينا مسئولية لعمل مكان للنمو حيث قضية النمو هى من أهم القضايا فى أفقر الأمم. |
Nasıl olsa büyüyecek. | Open Subtitles | من الأفضل أن تترك مجالاً للنمو |
Onların yavaşça büyüdüklerini görüyorum. Bakıyor musun? | Open Subtitles | يبدو أنها عادت للنمو مرة أخرى بشكل جيد أترى ؟ |
büyümeye izin vermek, rahatlığın dışına çıkmaya zorlanmak, daha anlamlı bir hayatı yaşamak ve hayata sahip olma umuduyla. | TED | وأن أعطي مساحة للنمو وعدم الارتياح آملاً أن أعيش حياة ذات معنى أكثر. |