| Senin hakkımda neleri bildiğimi, neleri sevdiğini düşüneceğim ve bu beni mükemmel hediyeye götürecek ve sen de aynısını yapacaksın. | Open Subtitles | سأفكر الآن بما أعرفه ويعجبني بكِ وهذا سيقودني للهدية المناسبة، وأنت ستفعلين المثل |
| Ne yazık ki şimdi tek yol hediyeye önce kimin uzanacağı. | Open Subtitles | مع الأسف الطريق الوحيد للخروج من هنا هو أذا وصلتي للهدية بسرعة, أنها أنتِ أو هو |
| Bir hediyeye asla hayır dememek gerek. | Open Subtitles | يجب أن لا نقول لا للهدية. |
| Hediyen için yüz hadi | Open Subtitles | إذهبي و أسبحي للهدية |
| Hediyen için teşekkür edebilirsin. | Open Subtitles | قل شكرا للهدية |
| Ona, içe işleyen soğukla mücadele ederken hayat kurtaran bu hediye için teşekkür ederler | Open Subtitles | يشكرون الحوت للهدية من الغذاء المستقل الحياة لمقاتلة البرد القارس. |
| Granger, hediye için teşekkür ederim. | Open Subtitles | جرينجر. شكرا للهدية هل يمكننى أن أتحدث معك فى وقت لاحق. |
| - hediyeye gerek yok, efendim. | Open Subtitles | لا داعي للهدية ياسيدي |
| Ve de Beth'in bana verdiği bu hediye için ne kadar minnettar olduğumu da bilmeni istiyorum. | Open Subtitles | أريدك أن تعلم كم أنا ممتنة للهدية التي ستقوم بيث بمنحها لي |
| Gelmeniz gerçekten çok hoş ve hediye için çok teşekkürler. | Open Subtitles | انه من اللطيف ان تاتين شكرا جزيلا للهدية |
| Bana özel olarak verdiğin bu hediye için kişisel olarak teşekkür etmedim sana. | Open Subtitles | أتعلم أنني لم تواتني فرصة لأشكرك شخصياً لـ... للهدية الصغيرة التي اهديتنيها. |
| Ve hediye için üzgünüm. | Open Subtitles | إذا أنا آسف للهدية |