Oğlunu kurtarabilmek için Rachel'ı Kızılderililere verecekti. | Open Subtitles | أعطها للهنود حتى أتمكن من الحصول على ابني مرة أخرى |
Ya da San Carlos'ta etleri bittiği için aç kalan Kızılderililere sor hayatın değerini. | Open Subtitles | أو ماذا تساوي بالنسبة للهنود في سان كارلوس عندما ينفد اللحم |
Kongre ve Amerikan başkanı tarafından daimi olarak yerlilere verilmişti. | Open Subtitles | والتي أعُطت للهنود من قبل الكونغرس و رئيس الولايات المتحدة |
1871: Kızılderili El Koyma Kanunu tüm Kızılderililer'i federal hükümetin vesayetine soktu. | TED | عام 1871: جعل قانون الاعتمادات للهنود الأصليين جميع السكان الأصليين تحت رقابة الحكومة الفيدرالية. |
Onları gömmeli ve sonra, Kızılderilileri takip edip bunu kimin yaptığını bulmalıydın. | Open Subtitles | ، ينبغي عليكَ دفنهم ثمّ تلفّق السبب في ذلك للهنود |
Kızılderililerin de bir papazı varmış. | Open Subtitles | إن كان للهنود قسواسة ، فهم بالتأكيد ضالين |
İndus Uygarlığı sadece Güney yahut Kuzey Hintliler'e ait değildir. Yahut Pakistan halkına. İndus hepimizin mirasıdır. | TED | لان حضارة الاندوس لا تنتمي للهنود الجنوبين فقط او الشماليين أو الباكستانيين؛ انها تنتمي الى كل واحد منا |
Hint barınağından geçerken onlara ev diyemiyorum girip, orada yaşayan Hintli kadının kimliğini sorabilir. | Open Subtitles | يمر على مسكن للهنود و لن أسميها بيوت و يدخل و يطلب هوية المرأة الهندية في بيتها |
Evet, yerlileri kışkırtarak askerlerimi telaşlandırdın. | Open Subtitles | ..نعم , انت شتّت انتباه جنودي بتهريبك للهنود.. |
- Kızılderililerde yılan, bilgeliğin göstergesidir. | Open Subtitles | بالنسبة للهنود فأن الأفعى تمثل الحكمة |
Çünkü Kızılderililere göre, beyaz adam, pek adama benzemiyordu. | Open Subtitles | لأن بالنسبه للهنود الرجل الأبيض لَمْ يَبْدُ مثل الرجلَ مطلقاً |
Bir daha bıçakla oynarsan, seni Kızılderililere terk ederim. | Open Subtitles | إذا لعبت بهذه السكين، مرة ثانية سأعطيك للهنود |
Washington Kızılderililere yapılan dağıtımda çıkan zorluklar yüzünden bizi taciz ediyor böylece washington'ımali ahlaksızlıkları ve pislikleriyle ulusun dikkati dağılıyor. | Open Subtitles | واشنطون " تتحرش بها على الصعوبات " في التوزيع للهنود وبهذا تضليل الأمة بشكل واسع |
Bana kalırsa, Custer'ın yerlilere olan nefreti ve hırsı birleşmişti. | Open Subtitles | في أعتقادي أن كراهية "كوستر" للهنود و طموحه أجتمعوا عليه |
Ama sonra, tanık olduğu katliamlar yüzünden travma geçirmiş ve hayatını yerlilere adamış. | Open Subtitles | ولكن لاحقًا، تصدمه المجازر التي شهدها فيكرّس حياته للهنود |
yerlilere ilk aracılık eden benim. | Open Subtitles | إنّه أهمّ من (بارتولومي) لأنّي كنتُ أوّل مَن يتشفّع للهنود |
Ülkeyi bir baştan bir başa dolaşıp kendini çekiyor ve burada da onu Kızılderili bölgesinde görüyorsunuz. Bu kare de, daha geleneksel çekimlerinden biri. | TED | وهو يدور في جميع انحاء الدوله يلتقط صور لنفسه, وكما ترون هنا انه لديه محافظه للهنود الحمر. |
(Kahkahalar) İşte bir şekilde bu fotoğrafçıyla yemekteyim ve o başka bir fotoğrafçıyla bir fotoğraf çekimi üzerine konuşuyor yine Kızılderili bölgesinde. Fotoğrafı çekmek için | TED | عندما كنت معه في حفله العشاء وهو كان يتحدث مع مصور محترف اخر عن تصوير حدث في محميه للهنود الحمر. |
Ve bunu Kızılderili'ler için kullanıyoruz çünkü bize göre, onlar Amerika'yı bize verdiler ve sonra da... | Open Subtitles | وننسب ذلك للهنود لان نشعر انهم اعطونا امريكا ثم |
Oraya Kızılderilileri aldıklarını mı söylüyorsun? | Open Subtitles | انت تقصد انهم يسمحون للهنود بالدخول الى هنالك؟ |
Amerikan Kızılderilileri Ulusal Müzesi ise her gün bedava. | Open Subtitles | يمكنك الدخول إليها مجانا لكن المتحف الوطني للهنود الأمريكين.. |
Kızılderililerin de bir papazı varmış. | Open Subtitles | إن كان للهنود قسواسة ، فهم بالتأكيد ضالين |
- Etrafta soruşturdum ve söylenenler Kızılderililerin yaşadığı bir yerleşim yerine gittiğini gösteriyor. | Open Subtitles | وواضح أن المسار الذي أخذته يقود إلى محمية زراعية للهنود الحمر |
hiçbirşey.her yıl olduğu gibi Hintliler için bir parti | Open Subtitles | لا تفعل اي شئُ. مثل كُلّ سَنَة هناك حفلة للهنود |
Posterinde iki tane Hintli olan bir dizi yaparsam herkes Hint dizisi olduğunu düşünür. | Open Subtitles | إن كنت ستضع شخصان هنديان على الملصق الدعائي سيعتقد الجميع بأن هذا العرض للهنود. |
Katledilmiş yerlileri öğrenmek istiyoruz. | Open Subtitles | نريد معرفة ماحدث للهنود الذين قتلوا |
- Kızılderililerde yılan, bilgeliğin göstergesidir. | Open Subtitles | بالنسبة للهنود فأن الأفعى تمثل الحكمة |