Annesi çaresizce iş ararken ailem büyük bir iyilik yaparak ona bir şans verdi ve hizmetçimiz olarak işe aldı. | Open Subtitles | عندما كانت والدتها في حاجة ماسه للوظيفه, عائلتي كانت نوعا ما مكتفيه وقمنا بتوظيفها لدينا كخادمه. |
ama bu boş ofis için beni aradığında iş için doğru kişinin sen olduğunu anladım. | Open Subtitles | لم أكن متأكد عنك لكن عندما كلمتني عن هذا المكتب عرفت بأنك الشخص المناسب للوظيفه |
Biri iş başvurusu için geldiğinde, onunla hiç mülâkat yapmaz. Sadece-- Ondan bir omlet yapmasını ister. | Open Subtitles | عندما يأتي أحداً ليتقدم للوظيفه لن تُجري لهُ المُعاينة بل تتطلب مِنه أعداد عُجه البيض. |
Kumpanyan parasız kaldığı ve işe ihtiyacın olduğu için geldin. | Open Subtitles | . انت هنا بفضل شركتك . الهروب من الفقر والاحتياج للوظيفه |
Buradan kimse işe falan başvurmayacak anlaşıldı mı? | Open Subtitles | انظروا, لن يتقدم احد هنا للوظيفه الجديده فهمتوا؟ |
Ama eğer ki biri bunu yapacaksa, bu iş için en iyisi olmalı. | Open Subtitles | ولكن إن كان شخص ما سوف يفعلها فسوف يكون افضل رجل للوظيفه |
Julia Childs kendi kıçına baksa iyi olacak diyorum yada başka bir iş arayacak. | Open Subtitles | أَعتقد بأن جوليا طفلة يفضل أن تعتنى بمظهرها... لتكون جاهزه للوظيفه الآخرِى |
- İş başvurusu yapanlar. - Çok teşekkürler. | Open Subtitles | متقدمين للوظيفه - شكراً لك، حسناً - |
Evet. Bir iş görüşmem var. | Open Subtitles | أجل لدي مقابلة للوظيفه |
- Yeni işe alımlar açıklanmış galiba... | Open Subtitles | أهلاً, انا افهم بأن السجناء للوظيفه الجديده قد اعلنوا و.. |
İşe girmeye hazırım. | Open Subtitles | أنا مستعده للوظيفه |
Bu işe başvuran her genç insan... | Open Subtitles | كل شخص شاب يتقدم للوظيفه |
Gerçekten o işe ihtiyacı var. | Open Subtitles | ) انها حقاً بحاجة للوظيفه |