Londra'da dolanıp kendini hastalarına adayan, yeni ve aykırı fikirleri olan, ders verip partilere giden cesur genç bir adamdı. | Open Subtitles | كان شابًّا محطّمًا يركض في (لندن)، مكرّسًا نفسه لمرضاه مليء بالأفكار الجديدة والغريبة |
- Ta ki Mallon Hastanesi bu ilacı hastalarına vermeyi kabul edene kadar. | Open Subtitles | -حتى وافقت (مالون هوسبيتال ) على السماح له بإعطاء العقاقير لمرضاه |
hastaları üzerinde 1970'lerde yasaklanan davranış değiştirme metodu uyguluyormuş. | Open Subtitles | كان يستخدم نوع من التعديل السلوكي لمرضاه... . .... |
Becker, hastaları için bir ana rahmi ortamı yarattığını iddia ediyormuş. | Open Subtitles | ادعى "بيكر" أنه كان يحاول خلق مناخ كالرحم لمرضاه. |
Katz bekleme listesini yok sayıp zengin hastaları için kara borsa nakileri yapıyordu. | Open Subtitles | كان (كاتز) يتجاوز قائمة الإنتظار ويقوم بأداء عمليات زراعة أعضاء مشبوهة لمرضاه الأغنياء |
Bunlara hastaları için ihtiyacı var. | Open Subtitles | الذين يحتاجهم لمرضاه. |