Seni tavsiye etmek istedim, seni tavsiye etmeye çalıştım, ama bunu yapamadım sadece. | Open Subtitles | أردت أن أوصي بك، حاولت أن أوصي بك، لكني لم أستطع فعل ذلك |
Ama Yamashina yolunda bunu yapamadım. | Open Subtitles | و لكنى لم أستطع فعل هذا على الطريق المؤدى إلى ياماشينا |
Adam Knight'ın projedeki rolünün bittiğini söyledi ama yapamadım. | Open Subtitles | قال بأن دور أدم نايت في المشروع أنتهى ولكن لم أستطع فعل ذلك |
Tek yapmam gereken buydu, ama yapamadım. | Open Subtitles | هذا هو كل ما كنت في حاجة إليه , لكنني لم أستطع فعل ذلك |
- Peki. Madem onu yapamiyorum. Bir arayabilir miyim peki? | Open Subtitles | حسناً، إذا لم أستطع فعل هذا أيمكنني أن أتصل بالشخص؟ |
Evlâdını korumak için Elimden bir şey gelmedi ama torununu korumak için bir şey yapabilirim. | Open Subtitles | لم أستطع فعل ما ينقذ الابن لكنني أستطيع فعل ما ينقذ الحفيد |
Yardım edemedim. Durdurmak için hiçbir şey yapamadım. | Open Subtitles | لم أستطع مساعدتها لم أستطع فعل شئ لايقاف هذا |
Ama yapamadım. Ve kendimi burada buldum. | Open Subtitles | و لكن لم أستطع فعل ذلك و انتهى بي المطاف هنا مرة أخرى |
Korumalarıyla gelmiş. Bir şey yapamadım. | Open Subtitles | لقد دخل عبر الأمن .. لم أستطع فعل أي شيء |
Biri benden yardım istedi, ama istediği şeyi yapamadım... | Open Subtitles | طلبت إحداهن إلي أن أساعدها لم أستطع فعل ما طلبت |
yapamadım. Benim sürücümü de siliyordu. Elimde sadece şemanın bir parçası var. | Open Subtitles | لم أستطع فعل ذلك، كان يمسح قرصي الصلب، كلّ ما أملك هو جزء من التصاميم. |
Koşarken okumaya çalışıyordum ama ikisini de yapamadım. | Open Subtitles | لقد كنت أحاول قرائتها حرفياً عندما كنت أجري لذا لم أستطع فعل ذلك |
Savunma Bakanlığı yardım hattını aramamı istedi ama yapamadım. | Open Subtitles | لقد أراد مني الإتصال بخط وزارة الدفاع الآمن للمساعدة ولكنني لم أستطع فعل ذلك |
Hiçbir şey yapamadım. | Open Subtitles | أنه فقط، أنني لم أستطع فعل أي شئ، أتعلم؟ |
Zihnim birdenbire dönüp duran korku döngüsüne kilitlenirdi ve kendimi sakinleştirmek ve bir çözüm yolu bulmak için ne kadar uğraşsam da yapamadım. | TED | كان عقلي يُغلق فجأة في خضم موجة الذعر المتكررة هذه، ومهما كنت أحاول بجدية لتهدئة نفسي أو الاستماع لصوت عقلي بعيدًا عن ذلك، لم أستطع فعل ذلك. |
yapamadım işte. | Open Subtitles | لم أستطع فعل ذلك؛ كان رجلاً لطيفاً |
Neden ben hiçbir şey yapamadım? | Open Subtitles | لمَ لم أستطع فعل شيء لمساعدتك؟ |
Kurtarmaya çalıştım, ama zamanında yapamadım. | Open Subtitles | لقد حاولت بقدر المستطاع أن أنقذه... لكنني لم أستطع فعل ذلك في الوقت المناسب |
- Peki. Madem onu yapamiyorum. Bir arayabilir miyim peki? | Open Subtitles | حسناً، إذا لم أستطع فعل هذا أيمكنني أن أتصل بالشخص؟ |
Elimden bir şey gelmedi. Zaman akıp geçti. | Open Subtitles | لم أستطع فعل اي شيء .الوقت يمضي |