Babam mucizelere hiç inanmadı ama şimdi benim için mucize peşinde. | Open Subtitles | كما ترين. والدي .. من قبل لم يؤمن والدي بالمعجزات مطلقا |
Küresel anlaşmanın mümkün olabileceğine hiç kimse inanmadı. | TED | لم يؤمن أحد بإمكانية التوصل لاتفاقية عالمية. |
Onun içine şeytan girdiğine inanmıyordu, bu fikre tümüyle karşıydı. | Open Subtitles | لقد رفض فكرة تملك الشيطان, لقوله أنه لم يؤمن بها |
Linet'in babası Momposhi, kızların eğitimine inanmıyordu. | TED | لم يؤمن موموشي، والد لينيت، بتعليم الفتيات. |
Başka kimse inanmazken o bana inandı. Beni şehrin savunmasıyla görevlendirdi. | Open Subtitles | لقد آمن بي عندما لم يؤمن أحد وقد وكلني للدفاع عن المدينة |
Hiç kimse ona inanmamıştı, ama, denizde geçen sıkıntılı yedi aydan sonra-- | Open Subtitles | لم يؤمن به أحد لكن بعد سبعة أشهر من المعاناة في البحر |
O'Neill, eğer bir gün SG-1'in etkili bir üyesi olacağına inanmasaydı seni seçmezdi. | Open Subtitles | أونيل ما كان سيختارك إذا لم يؤمن أنه يوما ما ستكون عضوا فاعلا في اس جي -1 |
Babam benim herhangi bir şey yapabileceğime hiç inanmadı. | Open Subtitles | لم يؤمن والدي أبداً أنه بإمكاني القيام بأي شيء |
Ömründe hiçbirşeye inanmadı, Charlie Kane hariç. | Open Subtitles | ولكنه لم يؤمن بأي شيء ما عدا تشارلي كين |
Başbakan İzak Şamir Araplarla bir anlaşmanın mümkün olacağına hiç bir zaman inanmadı. | Open Subtitles | رئيس الوزراء "اسحاق شامير" لم يؤمن قط بأمكانية توقيع اتفاق مع العرب |
Hanginiz inanmadı gene? | Open Subtitles | أيّ منكم لم يؤمن بمقدرتي على فعلها؟ |
İçine şeytan girmiş olabileceği fikrini reddetti, buna inanmıyordu. | Open Subtitles | لقد رفض فكرة تملك الشيطان, لقوله أنه لم يؤمن بها |
Kimse kaynakçı kıza inanmıyordu ama o kendine inanıyordu. | Open Subtitles | لم يؤمن أحد بتلك الفتاة التي تعمل باللحام ، لكن لحسن الحظ آمنت بنفسها |
Einstein Tanrı'ya inanmıyordu. | Open Subtitles | آينشتاين لم يؤمن بالله. |
Musa da inanmıyordu. | Open Subtitles | حسناً ، (موسى) لم يؤمن ، أيضًا |
Bana sadece Andy inandı, ...hep arkamda durdu, ...ve şu an yüze yakın şubesi bulunan dünya çapında bir markanın başındayım. | Open Subtitles | كان هذا الرجل هناك عندما لم يؤمن احد بي و دعمني بكل طريقة و الآن أنا بأكثر من مئة متجر حول العالم |
O nazik adam sana hayatta kimsenin inanmadığı kadar inandı. | Open Subtitles | هذا الرجل المحترم آمن بك عندما لم يؤمن بك أيّ أحدٍ أخر |
Senin büyük bir Firavun olabileceğine hiç inanmamıştı. | Open Subtitles | لم يؤمن ابداً انك قادر على ان تصبح فرعون عظيم |
Nükleer saylon soykırımından sağ çıkacağımıza kimseler inanmamıştı, ya da Yeni Caprica'da yaşanılan cehennemden, ya da yaşadığımız 50.000 başka krizden. | Open Subtitles | لم يؤمن احد باننا سننجو من محرقه السيلون النوويه او, من الجحيم على نيو كابريكا او, من ال50.000 الف كارثه الاخرى التي مررنا بها |
Ama Trevor bütün bunlara inanmasaydı ortada iş falan olmazdı, onu harika yapan da bu. | Open Subtitles | لكن اذا لم يؤمن تريفور في تلك الامور, اقصد كل تلك الأمور... لم يكن ليعمل المشروع, ذلك مايجعله رائعاً |