Gerçek şu ki hayatta benim gerçeğimi kaldırabilecek kimse kalmadı. | Open Subtitles | "الحقيقة هي أنّه لم يبقَ أحد حيّ بوسعه تحمّل حقيقتي" |
Burada bu işten anlayan kimse kalmadı. | Open Subtitles | لم يبقَ أحد لإصلاحهم إذا انفجروا. |
Pekala. Gelip yiyecek kimse kalmadı. | Open Subtitles | لا بأس، لم يبقَ أحد قادم لتناول الطعام |
Savaşacak kimse kalmadı. Ve ben hala boktan bir anneyim. | Open Subtitles | لم يبقَ أحد لمقاتلته وما زلت أماً سيئة |
Ama şimdi koruyacak kimse kalmadı. Evet, kaldı. | Open Subtitles | و الآن لم يبقَ أحد لأحميه |
İyi haber; bu dünyada seni yargılayacak kimse kalmadı. | Open Subtitles | {\pos(190,230)} النبأ السار أنه لم يبقَ أحد في هذا العالم ليحاكمك. |