"لم يحالفني" - Translation from Arabic to Turkish

• yaver gitmedi
• şansım pek
• şey çıkmadı
• şansım yoktu

Evet ama yakındakilerle şansım yaver gitmedi ve fazla zamanım, param ve canlı yumurtam kalmadı.
أجل، لكنّي لم يحالفني الحظّ كما آملت في إقليمي المحليّ. وإنّي ينفذ منّي والوقت والمال والبويضات القابلة للتخصيب.

Avukatla şansım yaver gitmedi. Davacı hakkında bilgi yok.
لم يحالفني الحظ مع المدعي العام، لم أجد معلومات عن الإدعاء

Kadınlarla şansım yaver gitmedi.
لم يحالفني الحظ كثيرا مع الفتيات

Erkekler konusunda son zamanlarda şansım pek yaver gitmiyor.
نعم، لم يحالفني الحظّ من ناحية الشبّان مؤخّراً.

Havaalanının kamera kayıtlarından bir şey çıkmadı.
لم يحالفني الحظ مع أشرطة المراقبة بالمطار

13 yaşındayken kızlardan yana şansım yoktu.
لم يحالفني الحظّ مع الفتيات عندما كنت في 13

Aslında ateş eden demirlerle şansım hiç yaver gitmedi.
في الواقع، لم يحالفني الحظّ مع البنادق.

- sansim yaver gitmedi.
لم يحالفني الحظ

Şey.. senin evinde şansım pek yaver gitmedi.
حسناً ... لم يحالفني الحظ في منزلك

Şansım yaver gitmedi.
لم يحالفني الحظ معه بعد

Fries'ın formülünü çözmek için adamın dokusundan ipucu bulmaya çalışıyordum ama şansım yaver gitmedi.
كنت على أمل إستخراج بقايا لتركيبة (فرايز) من أنسجة الرجل ولكن لم يحالفني الحظ ...

Benim de şansım pek iyi gitmedi.
لم يحالفني الحظ في إيجادها أيضًا

Şehir trafik kameraları bir şey yakalayamamış ve bölgedeki özel güvenlik kameralarından da bir şey çıkmadı.
لم تلتقط كاميرات المرور شيئاً، و لم يحالفني الحظ مع كاميرات الأمن الخاصة في المنطقة

Kanıt odasından da bir şey çıkmadı.
حسناً، لم يحالفني الحظ، قسم الأدلة

Bu yüzden bir şeyleri bir araya getirmek için çok uğraştım ama pek şansım yoktu ve sonunda şu karara vardım, hafta sonu da gelip bu işi halledecektim ve bunun ne anlama geldğini çözene kadar ayrılmayacaktım.
لذا قضيت بعض الوقت محاولا تجميعها معا، لكن لم يحالفني الكثير من الحظ، وفي النهاية قررت، بأني أستطيع القيام بذلك. وأني سأعمل عليه بنهاية الأسبوع، وأني لن أستسلم إلى أن أعرف معنى تلك القطع.