Seni başka bir davaya sürükleyip aleyhine ifade vermeye zorlamak istemedi. | Open Subtitles | لم يرد أن يضعك في محاكمة أخرى ليجبرك على الشهود ضده |
O boğa yakalanmak istemedi. Ama ben yakaladım. | Open Subtitles | ما قدته هذا الصباح لم يرد أن يُلقى أرضا ، لكنني ألقيته |
Mac beni yanlış zamanda korumanı istemedi. | Open Subtitles | ماك لم يرد أن تقوم بحمايتى فى الوقت الخطأ |
Ve, o anda dahi, yapmakta olduğu şeyin ne olduğunun kendisine anımsatılmasını istemiyordu. | TED | وحتي في لحظة وحشيته لم يرد أن يذكره أحد بوحشيته أو بما يفعله |
Ya konudan haberdardı ya da renk vermek istememişti. | Open Subtitles | : لدرجة أننا بدأنا نتساءل هل كان يعرف بالأمر مسبقاً ؟ أم أنه لم يرد أن يُظهر رد فعل أو أعتبار لما توصلنا اليه ؟ |
Çünkü hasta görülmek istemiyormuş, sebep bu. | Open Subtitles | لأن المريض لم يرد أن يراه أحد ، هذا هو السبب |
Kaçana kadar cesedin bulunmasını istememiştir. | Open Subtitles | لم يرد أن يتم اكتشاف الجريمة حتى يؤمن لنفسه المهرب |
Mac beni yanlış zamanda korumanı istemedi. | Open Subtitles | ماك لم يرد أن تقوم بحمايتى فى الوقت الخطأ |
Parayı kazandım ama adam paramı vermek istemedi. Sonra da soyuldu. | Open Subtitles | لقد ربحت المال، ولكن الرجل لم يرد أن يدفع ليّ، ثمّ تمّت سرقته |
Arkadaşlığımızı zedeleyecek bir şey yapmak istemedi. | Open Subtitles | هو لم يرد أن يفعل أيّ شئ قد يحطّم الصداقة |
Çünkü utanmak ve onun erkekliğinin azaldığını düşünmeni istemedi. | Open Subtitles | لانه لم يرد أن ينحرج ويعنقد بأنك تعتقدين بأنه أقل رجولة |
Basit cevabı, baban bilmeni istemedi. | Open Subtitles | أعتقد أن الإجابة الأبسط ستكون.. ـ أن أباك لم يرد أن تكوني على علم بذلك |
Ona takımdan ayrılmasını tembih ettim ama takımı yüzüstü bırakmak istemedi. | Open Subtitles | أخبرته أن يستقيل لكنه لم يرد أن يخذل فريقه |
Hayattaki küçük şeylerle ilgilenmek istemedi. | Open Subtitles | لم يرد أن يكون متواجد هناك لأصغر الأشياء في الحياة |
Paulie. dükkanında kimsenin ölmesini istemiyordu. | Open Subtitles | كنت أعرف أن بولي لم يرد أن يمت أحداً بالمبنى |
Ona sakat denmesini istemiyordu tıpkı bana aptal denmesini istemediğim gibi. | Open Subtitles | لم يرد أن يكون عاجز مثلما أنا لا أريد أن أوصف بالغبي |
Ona sakat denmesini istemiyordu tıpkı bana aptal denmesini istemediğim gibi. | Open Subtitles | لم يرد أن يكون عاجز مثلما أنا لا أريد أن أوصف بالغبى |
Benim hatam çünkü... Bir şey diyeyim mi? Bu arada, kardeşin de ona bulaşmak istememişti. | Open Subtitles | آسف، لأنّه حتى أخوك لم يرد أن يعبث به بالمناسبة. |
Onsuz yaşamak istemiyormuş. | Open Subtitles | لم يرد أن يعيش من دونها |
Ama neden? Belki de onun hakkında kötü şeyler söylemeye zorlanmamı istememiştir. | Open Subtitles | ربّما لم يرد أن يجبرونى على قول أيّ شيء سيئ عنه |
Beni o haldeyken görmek istemiyorsa, bu sorunu halletmeliyiz. | Open Subtitles | إذا لم يرد أن يتناقش معي بحذر، فسأجعله يندم |