Bana gelen bilgiye göre, daha önce hiç 90 metre atlamamış. | Open Subtitles | وكما علمت، لم يسبق له أن قفز اﻠ٩٠ مترا من قبل |
Köpek eğiticileri daha önce hiç böyle bir şey görmediklerini söylüyorlar. | Open Subtitles | المُدرب قال بأنه لم يسبق له أن رأهم هكذا من قبل |
daha önce hiç gün yüzü görmemiş birşeyin yoğunluğun iç mekanizmalarına girebildiği bir alan. | TED | الفضاء حيث الأمر الذي لم يسبق له أن رأى ضوء النهار يمكنه الدخول في أعمال داخلية كثيفة. |
Ve daha önce hiç, bir kadına çocuklarını nasıl yetiştirmesi gerektiğini söylememişti. | Open Subtitles | و أيضاً، لم يسبق له أن يخبر امرأة كيف تربي أولادها |
Bird daha önce hiç sentetik pistte yarışmadı. | Open Subtitles | بيرد لم يسبق له أن شارك بالأرض الإصطناعية |
Sanki daha önce hiç tenis oynamamış gibi gözüküyor. | Open Subtitles | يبدو أنه لم يسبق له أن لعب التينس من قبل. |
- daha önce hiç ayakkabı giymedi. | Open Subtitles | ـ لم يسبق له أن ارتدى حذاء من قبل |
daha önce hiç görmemiş. | Open Subtitles | لم يسبق له أن رأى شيئاً كهذا من قبل |
daha önce hiç bu kadar kötü bir durumda olmamıştı. | Open Subtitles | حالته لم يسبق له أن اصبح بمثلها |
Çünkü aramızda daha önce hiç bir proje yürütmemiş olanlar, bir fikirden, üzerinde çalışılabilir bir prototip üretmenin yıllar alabileceğini bilmiyor olabilir. | Open Subtitles | الخط الزمني لأن بعضاً منا لم يسبق له أن أدار مشروعاً من قبل وربما لا يُدرك أن الإنتقال من الفكرة إلى التطبيق العملي قد يستغرق سنين |
O... o daha önce hiç böyle aşık olmamıştı. | Open Subtitles | لم يسبق له أن وقع في الحب هكذا من قبل. |
daha önce hiç eve girmemişti. | Open Subtitles | لم يسبق له أن أقتحم منزل |