"لم يكن لدينا خيار" - Translation from Arabic to Turkish

• Başka seçeneğimiz yoktu
• Başka şansımız yoktu
• bir şansımız yoktu
• çaremiz yoktu

Başka seçeneğimiz yoktu. Bir keresinde tekrar nefes almaya başlamıştı.
لم يكن لدينا خيار آخر، ما إن بدأ يتنفس ثانية.

Bizi suçlayamazsınız. Başka seçeneğimiz yoktu.
وأنت لا تستطيع إلقاء اللوم علينا ، لأن لم يكن لدينا خيار.

Pijama partisinin kralıydı. Başka seçeneğimiz yoktu.
لقد كانت حفلة بملابس النوم لم يكن لدينا خيار

Ona söylemek zorundaydık, Başka şansımız yoktu.
اضطررنا لاخباره، لم يكن لدينا خيار

- Bizi kaçırdıklarında Helena'yla birlikteydim. - Başka şansımız yoktu.
كنتُ مع (هيلينا) حينما باغتنا (سلفاتي)، لم يكن لدينا خيار

Kulübemize zorla girmeye çalıştı ve onu korkutmaktan başka bir şansımız yoktu ne yapacağımızı bilmiyor...
حاول الدخول لمقصورتنا و أنتي تعلمين لم يكن لدينا خيار سوى إستخدام القوى معه ولمن نكن نعرف مانفعل

Onları nakil durumundan çıkarmaktan başka çaremiz yoktu.
لم يكن لدينا خيار لكن كان لأخذهم الى خارج سجن الناقله

Acil yardım ekipleri de kabloyu çıkaramayınca onu hastaneye götürmekten Başka seçeneğimiz yoktu.
.عندما وصل المسعفيين لم يقدروا علي إزالة الخيط ايضاً .لم يكن لدينا خيار إلا ان نذهب بها الي المستشفي

- Görevi korumak adına; Başka seçeneğimiz yoktu.
؟ للحفاظ على تنكرنا كان يجب ان نفعل ذلك . لم يكن لدينا خيار

Kraliçemiz buraya taşındı. Başka seçeneğimiz yoktu.
ملكتنا انتقلت لهنا لم يكن لدينا خيار

Size saldırmaktan Başka seçeneğimiz yoktu.
لم يكن لدينا خيار غير مهاجمتكم.

- Geldiğiniz için teşekkürler. - Başka seçeneğimiz yoktu.
شكراً للقدوم - حسناً, لم يكن لدينا خيار -

Onu dışlamaktan Başka seçeneğimiz yoktu.
لم يكن لدينا خيار غير ان نتجنبها

- Başka şansımız yoktu. - Yapma, onun hatası değil.
لم يكن لدينا خيار - لم يكن خطأها -

Başka şansımız yoktu.
لم يكن لدينا خيار آخر.

Başka şansımız yoktu evlat. Winchester'ların tek bir zayıf noktası vardır.
(لم يكن لدينا خيار يا فتى ، فعائلة (وينشيستر .. لديهم نقطة ضعف واحدة

Başka şansımız yoktu.
لم يكن لدينا خيار

Ama söz veriyorum ki Başka şansımız yoktu.
ولكنني اعدك لم يكن لدينا خيار

Onu tutuklamaktan başka bir şansımız yoktu.
لم يكن لدينا خيار غير توجيه الاتهام.

Onu tutuklamaktan başka bir şansımız yoktu.
لم يكن لدينا خيار سوى تهمة له.

Doğrusu başka çaremiz yoktu. O yüzden orduya gönüllü olarak yazıldık.
لم يكن لدينا خيار آخر سوى التطوع فى الجيش.