Karada kalmak gibi bir niyeti yoktu. O uzun kapıları olan kocaman evinde hem de. | Open Subtitles | لم ينوِ البقاء على اليابسة في بيته الكبير ذي البوابة الضخمة. |
Killua sadece vakit kazanmaya çalışıyordu. Onları buluşturmaya niyeti yoktu. | Open Subtitles | "كيلوا) كان يماطل)، فإنّه لم ينوِ لهما أن يلتقيا" |
Damon'un sana vermeye hiç niyeti yoktu. Bu yüzden ben de senin için ondan aldım. | Open Subtitles | تركته لتعثري عليه، طالما (دايمُن) لم ينوِ عرضه عليك أبدًا. |
Damon'un sana vermeye niyeti yoktu. Bu yüzden ben de senin için ondan aldım. | Open Subtitles | تركته لتجديه، بما أن (دايمُن) لم ينوِ عرضه عليك. |