Konuşacak ne var ki? | Open Subtitles | ماذا يوجد لنتناقش بأجله ؟ |
Konuşacak çok şeyimiz var. | Open Subtitles | هناك الكثير لنتناقش فيه |
Ve hiç bunu Tartışacak zamanımız olmadı, bilirsin, görünüşlerimizle ilgili falan. | Open Subtitles | و لم تسنح الفرصة لنتناقش ، تعلمين . كل شيء عن تخفينا |
Tartışacak bir şey yok. Sen ölmüyorsun. | Open Subtitles | لايوجد شيئ لنتناقش فيه أنت لست تحتضر |
Sendeymiş, şükürler olsun. Fiyattan konuşalım. | Open Subtitles | هو معك، حمداً للسماء لنتناقش عن السعر إذاً |
"Biraz konuşalım" genelde iyi bir başlangıçtır. | Open Subtitles | حسناً، "لنتناقش" عادة ما تكون نقطة انطلاق جيدة |
Lütfen, onu sonra tartışalım. | Open Subtitles | لا يـُمكنني ذلك، أرجوك، لنتناقش فيهذالاحقاً! |
Bunu konuşmak için Christchurch'te buluşmuştuk sonrasındaysa Laketop'tan uzakta tekrar denemeye karar vermiştik. | Open Subtitles | تقابلنا بالكنيسة لنتناقش وقررنا ان نبدأ من جديد بعيد عن هنا |
Konuşacak çok şeyimiz var. | Open Subtitles | هناك الكثير لنتناقش فيه |
Tartışacak birçok şeyimiz var. | Open Subtitles | لدينا الكثير لنتناقش به |
Arthur'la Tartışacak çok şeyimiz vardı. | Open Subtitles | (كان لدي أنا و(آرثر الكثير لنتناقش به |
- Tartışacak bir şey yok. | Open Subtitles | - لا شيء لنتناقش فيه - |
Buluşmalıyız. Bunu konuşalım. | Open Subtitles | علينا أن نتقابل لنتناقش في الأمر |
Dinleyin, bunu başka bir zaman konuşalım... | Open Subtitles | أسمعوا، لنتناقش عن هذا لاحقًا، |
Jambon salatası yerken tartışalım bunu. | Open Subtitles | لنتناقش في هذا على وجبة لحم و سلطة |
Bunu konuşmak için görüşelim olur mu? | Open Subtitles | دعينا نتقابل لنتناقش |