| Tedavi olan bir alkoliğin içki içmemesiyle aynı sebepten dolayı. | Open Subtitles | لنفس السبب الذي به المشروبات الكحولية، محاولة التوقف عن الشرب |
| Bu kasabadaki herkesle aynı sebepten. Birimiz asılırsa, hepimiz asılırız. | Open Subtitles | لنفس السبب الذي فعله كل شخص في هذه البلدة إذا أعدم واحداً شنقاً كلنا سنشنق |
| Zengin erkekler bakirelerle evlenmez. Araba kullanmayı bilmeyen şoför almamalarıyla aynı sebepten. | Open Subtitles | الرجال الأغنياء لا يتزوجون بالعذاراى لنفس السبب الذي يجعلهم لا يستأجرون سواق لا يستطيع القيادة |
| Hiç bir zaman bir şeyi bitirememesiyle aynı nedenden ötürü ilgisini kaybetti. | Open Subtitles | لنفس السبب الذي لا ينهي به أي شيء إنه عديم الإهتمام |
| Doris'in yıllarca saklaması sebebiyle aynı. | Open Subtitles | لنفس السبب الذي تمسكت دوريس بها لسنوات |
| Belki de, senin beni izlemen ile aynı sebepten. | Open Subtitles | ربما لنفس السبب الذي كنت تقومين بمراقبتي |
| Sen şu an o tetiği nasıl çekiyorsan, aynı sebepten yaptım. | Open Subtitles | لنفس السبب الذي ستضغطين من أجله على الزناد |
| O tetiği çekmene ne sebepse, aynı sebepten. | Open Subtitles | لنفس السبب الذي ستجذبين لأجله ذلك الزناد |
| Seni buraya kardeşlerle aynı sebepten getirdiler böylece biz münasebetsiz şeyler yaparken kimse bizi duymaz. | Open Subtitles | هل تعرف لماذا أحضروك هنا؟ لنفس السبب الذي يحضروا لأجله المستجدين لأن أحداً لن يسمع صراخهم و هم يؤذونهم |
| Neden hamile kaldığını kastediyorsan sanırım benimle aynı sebepten ötürüdür. | Open Subtitles | إن كنت تعنين لما أوقعتي نفسك في شباكه أعتقد أنك فعلتها لنفس السبب الذي لدي |
| O üniformayı neden giyiyorsan aynı sebepten. | Open Subtitles | لنفس السبب الذي جعلك تبقى في هذا الزي الرسمي |
| Sorularıma soruyla cevap vermenle aynı sebepten. | Open Subtitles | لنفس السبب الذي يجعلك تجيبين على كل بسؤال |
| İki kondom giymemle aynı sebepten. | Open Subtitles | لنفس السبب الذي اترتدي من أجله واقيين ذكريين |
| Bu bir düzine hedef kimse, yine aynı şekilde ve aynı sebepten seçmiş olmalı. | Open Subtitles | أياً كان هؤلاء الضحايا، فإنّه يستهدفهم لنفس السبب الذي سعب به خلف الآخرين، |
| Tampon taşımamla aynı sebepten. | Open Subtitles | لنفس السبب الذي أحمل به السدادات القطنية. |
| Senin o şaka gibi küçük elbiseyi almana izin vermemle aynı sebepten. | Open Subtitles | لنفس السبب الذي تركتٌكِ تشتري هذا الثوب الضيق السخيف لأجله |
| Sizinle aynı nedenden dolayı buradayım. | Open Subtitles | لا تنظر إليّ أنا جئت إلى هنا لنفس السبب الذي جئت أنت بسببه إلى هنا |
| Veriyi bizimle aynı nedenden ötürü aldı. | Open Subtitles | لقد أخذت البيانات لنفس السبب الذي نحتاجها لأجله |
| Erkeklerin yapma sebebiyle aynı. | Open Subtitles | لنفس السبب الذي لدى الرجال |
| İnsanlar neden bir ev ya da köpek alıyorlarsa aynı sebeple de evleniyorlar. | Open Subtitles | يتزوج الناس لنفس السبب الذي يدفعهم لشراء منزل أو شراء كلب |