Olabilecek en kötü şey, bunun içi kendini asla affedememen. | Open Subtitles | الأسوء أنك لن تستطيع أن . تسامح نفسك على هذا |
Eğer onu sonsuza kadar kaybedersem, beni asla listenden silemezsin. | Open Subtitles | إن خسرتها للأبد لن تستطيع شطبي أبدا ً من قائمتك |
asla oraya tek başına çıkıp insanların karşısında şarkı söylemez. | Open Subtitles | لن تستطيع الصمود هناك لوحدها و ان تغني امام الكثيرون |
Fakat kahkayı bu kitabı ortadan kaldırarak yok edemezsin. | Open Subtitles | ولكنك لن تستطيع القضاء على الضحك بتدميرك الكتاب |
Dudaklarım onu inkar edebilir ama gözlerim edemez. | Open Subtitles | ربما يمكن لشفتاى أن تنكراه أيتها المعظمه لكن أبدا لن تستطيع عيناى |
Artık iki yüz florine bir somun ekmek bile alamazsın. | Open Subtitles | ثم لن تستطيع الحصول على رغيف بأقل من مئتين فلورينز. |
Pekâlâ, bu durumda doktorun yanında size refakat edemeyeceğini bilmelisiniz. | Open Subtitles | حسنا، لكي تعلم فقط لن تستطيع أن تدخل للدكتور معك. |
Her birinin yüzlerinin arkasında akıl almaz hikayeleri var, asla tam olarak idrak edemeyeceğiniz bir hikaye, sadece kendi hikayeleri değil, aynı zamanda atalarının hikayeleri. | TED | كل واحد منهم يملك قصة مذهلة خلف تلك الملامح قصة لن تستطيع أن تلمّ بها تماما, ليس قصتهم فحسب , أيضا قصص أجدادهم |
Anlatıcı: asla hiçbir yazı kullanmayın. | TED | تيد: لأنك لن تستطيع قراءة ذلك من على البعد |
Zengin Avrupa ülkeleri bile böyle bir akınla dev yatırımlar olmaksızın asla baş edemezler. | TED | حتى البلاد الأوروبية الغنية لن تستطيع التعامل مع مثل هذا التدفق دون دعم ضخم. |
Böylece bakteriler, tek başlarına olsalar asla yapamayacakları görevlerin üstesinden işbirliği yardımıyla gelebiliyorlar. | TED | فما يحدث هو أن البكتيريا تتمتع بسلوك جماعي كما يمكنهم القيام بمهام لن تستطيع انجازها اذا تصرفت ببساطه كأفراد |
asla daha önce konuşmayız çünkü eğer konuşursak bunu sahneye taşıyamayız. | TED | نحن لا نُكثِر الحديث قبل اللقاء لأنك لو فعلت، لن تستطيع تكراره على الخشبة. |
Onu orada asla bulamaz. Onu giymesini istiyorum. | Open Subtitles | لن تستطيع العثور عليها هناك أريد منها أن ترتديها |
O takılıyken düzgün ateş edemezsin. | Open Subtitles | لن تستطيع التصويب جيدا بينما هذا الشئ في سلاحك |
Tacımı çaldın, inkar edemezsin. | Open Subtitles | لقد قمت بسرقة التاج الملكى لن تستطيع الانكار |
Dudaklarım onu inkar edebilir, ama gözlerim edemez. | Open Subtitles | ربما يمكن لشفتاى أن تنكراه أيتها المعظمه لكن أبدا لن تستطيع عيناى |
Yeni eşyalar alabilirsin ama yeni bir parti satın alamazsın. | Open Subtitles | تستطيع شراء أشياء جديدة لكنك لن تستطيع شراء حفلة جديدة |
Annemi ikna edemeyeceğini biliyordum. | Open Subtitles | كنت اعلم أنك لن تستطيع التحدث مع أمى فى ذلك |
Bir şeyi iyi anla! Beni geri gönderemezsin. Sen benim sahibim değilsin! | Open Subtitles | هل تعرف لماذا لن تستطيع أن تعيدنى لسبب واحد أننى لست ملكك |
olmaz. Sana arabamı falan vermem. Sürersin falan, neme lazım. | Open Subtitles | لا, لن أقوم بإعطائك سيارتي على الأرجح لن تستطيع قيادتها |
ve sen istesende bana hiçbir zarar veremezsin. | Open Subtitles | وبعد ذلك تريد أن تقاتلنى الأن أنت لن تستطيع أنت تفعل لى أى شىء |
Ama sakın geç kalayım deme, Sonra geçemezsin Mantua'ya, | Open Subtitles | لكن كن حذراً من البقاء طويلاً وإلا لن تستطيع الذهاب إلى ماتنشوا |
Bu köylülerle hiçbir zaman iş yapamazsın. | Open Subtitles | لن تستطيع عقد صفقات مع هؤلاء القرويّين أبدا |
Bu transfersler izleniyor; parayı asla alamayacaksınız. | Open Subtitles | هذا التحويل اخذ مسارات و لن تستطيع الحصول على المال ابدا |