"لن تضطري" - Translation from Arabic to Turkish

    • zorunda kalmazsın
        
    • zorunda kalmayacaksın
        
    • zorunda değilsin
        
    • zorunda kalmayasın
        
    Tamam, dışarıdan bir şeyler alabilirim. Yemek yapmak zorunda kalmazsın. Open Subtitles بالطبع، و قد أحضر معي طعاما و لن تضطري للطبخ
    Benim evime gidebiliriz böylece tek başına oturmak zorunda kalmazsın. Open Subtitles أعني، يمكننا أن نذهب إلى مسكني وبالتالي لن تضطري إلى الجلوس وحدكِ في هذا المطعم
    Umarız ki, önümüzdeki 8 ayı daha ıslahevinde geçirmek zorunda kalmazsın. Open Subtitles ونأمل أنك لن تضطري لإمضاء الثمانية أشهر القادمة في الأحداث
    Tamam, ama tehlikeli yerlerde acımasız suçluları kovalamak zorunda kalmayacaksın. Open Subtitles حسناً، لكنك لن تضطري لمطاردة مجرمين عنيفين ضمن حالات خطيرة
    Bu sayede sen de dürüştlüğünden ödün vermek zorunda kalmayacaksın. Open Subtitles بهذه الطريقة, أتعلمين, لن تضطري لافساد نزاهتك أو ما شابه
    Paula, artık beni seviyormuşsun gibi davranmak zorunda değilsin. Open Subtitles بولا ، لن تضطري أن تتظاهري بحبي بعد الآن
    Sana yardım edecek yeni bir yazar bulduğunda, benimle aynı ölçülerde birini bulmaya çalış ki bunların kollarını kısaltmak zorunda kalmayasın. Open Subtitles عندما تحصل على كاتب جديد لمساعدتك ، حاولي العثور على واحد من مقاسي. بهذه الطريقة لن تضطري حتى لتقصير الأكمام.
    İşler içten içe sızıyor gibi hissettiğinde sadece günlük şeylerle ilgilenirsen o zaman çıldırmak zorunda kalmazsın. Open Subtitles لو اهتممتِ بالأمور يوميًا عندئذٍ لن تضطري للفزع كلما شعُرتِ أنها تغرقك
    Yani başka bir kiracı daha aramak zorunda kalmazsın. Open Subtitles .اعني انك لن تضطري للبحث عن مستأجر أخر
    Böylece Gabe sorarsa, yalan söylemek zorunda kalmazsın. Open Subtitles بهذه الطريقة لن تضطري للكذب إن سألك (غايب)
    Beni bir daha asla görmek zorunda kalmazsın. Open Subtitles لن تضطري لرؤيتي مرة أخرى.
    Buna karşılık, hayatının geri kalanını federal hapishanede geçirmek zorunda kalmayacaksın. Open Subtitles في المقابل، لن تضطري لقضاء بقية حياتك في سجن فيدرالي
    Beni almak zorunda kalmayacaksın. Ben çocuk değilim, Sharona. Open Subtitles لن تضطري لذلك انا لست بولد صغير، شارونا
    Kişiliğinden fedakarlık etmek zorunda kalmayacaksın. Birazcık hile yapacaksın. Open Subtitles لن تضطري للتنازل عن نفسك إنه حول الدقة
    En azından sen oyundan sonra abur cuburlarını paylaşmak zorunda değilsin. Open Subtitles على الأقل، لن تضطري لمشاركتنا طعامكِ بعد المباراة
    Erkeklerin dikkatini çekmek için yalvarmak zorunda değilsin. Open Subtitles فعندها لن تضطري إلى استجداء الرجال كي يهتموا بكِ
    Beni idare etmek zorunda değilsin artık. Open Subtitles لن تضطري إلى التعامل معي بعد الآن
    Sana yardım edecek yeni bir yazar bulduğunda, benimle aynı ölçülerde birini bulmaya çalış ki bunların kollarını kısaltmak zorunda kalmayasın. Open Subtitles عندما تحصل على كاتب جديد لمساعدتك حاولي العثور على واحد من مقاسي بهذه الطريقة لن تضطري حتى لتقصير الأكمام

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more