"لن يتبقى" - Translation from Arabic to Turkish

    • kalmayacak
        
    • kalmaz
        
    İkizler gitti, sen de gidersen gösteride sergileyecek fazla şeyimiz kalmayacak. Open Subtitles بعد اختفاء التوأم، ولو رحلتِ أنتِ، أعني، لن يتبقى الكثير للعرض
    Bu şekilde devam edersen elde avuçta hiçbir şeyimiz kalmayacak. Open Subtitles إذا واصلت على هذا النحو، لن يتبقى لنا أي شيء.
    Bu miktarda süvari gelirse koruyacak bir çiftlikleri de kalmayacak. Open Subtitles بقدوم الكثير من الفرسان هنا لن يتبقى لهم مزارع ليحموها
    Haline bak. Teslim edecek bir şeyin kalmayacak. Open Subtitles من الأفضل أن تعتني بها لن يتبقى لك شيء ترهنه
    ancak bu iki temeli kaldırırsanız bana kalırsa geriye pek bir şey kalmaz. TED لكن إن أزلتم هاتين الركيزتين، لن يتبقى الكثير على ما أعتقد.
    Ve bir erkeği kandıracak, onda istek uyandıracak bir şey kalmayacak. Open Subtitles و لن يتبقى منه شئ ليجعل الرجل يتذلل ، ليجعله يريد أن
    Eğer bizi ele geçirirse, başka düşmanı olmayacak, öldürecek kimse de kalmayacak. Open Subtitles لو استولت علينا لن يكون لها اى اعداء بعد ذلك لن يتبقى احد ليقتلها
    Sana söylemiştim. Bunu yapmaya devam edersen, geriye hiç kupan kalmayacak. Open Subtitles أخبرتك، لوظللتتفعلذلك، لن يتبقى لديك آي أوعية
    Bir el daha ateş edersem geriye ne bana ve mezbaha ibnesine yetecek kurşunum kalmayacak. Open Subtitles سأطلق النار عليها مجدداً. لن يتبقى هناك طلقات لي و للمخنث في المسلخ
    Son zamanlardaki bu saldırılarla Hogwarts'da hiç Muggle kökenli öğrenci kalmayacak. Open Subtitles حسنا ، نظرا إلي هذه الأعتداءات لن يتبقى مولودون من العامة فى هوجوارتس
    Gidip ona bizi anlatmak zorunda kalacaksın, ve uzun bir konuşma olacak ve onun hakkında konuşmak için zamanınız kalmayacak. Open Subtitles ستضطرينللتحدثعنيوعنكِ , و هذه محادثة طويلة و لن يتبقى وقت للتحدث عنها هي
    Psikopat sincaplar bizimle işlerini bitirdiklerine geriye gömülecek pek bir şey kalmayacak. Open Subtitles لا تقلق , عندما تنتهى هذه السناجب منا لن يتبقى شىء منا لندفنه
    Birlikte çalışmayı Red ederseniz yönetilecek birşey kalmayacak. Open Subtitles لن يتبقى شئ لتقوما بتمثيله اوقيادته اذا رفضتم كلاكما العمل معاً
    Evet, savunma da kendi DNA testini yapmak isteyecektir eğer sen örneği kullanırsan, onlara başka örnek kalmayacak. Open Subtitles يمتلك الدفاع الحق لفحص عينة حمضهم النووي و إن أستخدمت العينة لن يتبقى شيء لهم
    Bunu yapabilirsin ancak ışına tamamen maruz kaldığın zaman değiştirilebilecek parçan kalmayacak. Open Subtitles بعد إعطائك أقصى طاقة لن يتبقى شئ ليتم إستبداله
    Ama şunu bilmenizi istiyorum ki bir daha torunumla bu şekilde konuşursanız sizden geriye bir tutam saçla, aksanınızdan başka bir şey kalmayacak. Open Subtitles لكني أريدك أن تعرفي أنك لو تحدث لحفيدتي هكذا ثانيةً لن يتبقى منك شئ
    Milano'ya vardığında içinde yaşadığımız bu cennetten geriye hiçbir şey kalmayacak. Open Subtitles عندما يصل الى ميلان, لن يتبقى شيئا من النعيم الذي نعيش فيه
    İşimiz bittiğinde geride toz ve radyasyondan başka bir şey kalmayacak. Open Subtitles حالما نرحل لن يتبقى لهم شيء سوى الغبار الإشعاعي
    Bu parayı bulursak vergi ödemeye gerek kalmaz çünkü parayı bulmuş olacağız. Open Subtitles إذا وجدنا النقود، فربما لن يتبقى ضرائب لندفعها لأننا وجدناها
    Çünkü bütün düşmanlarını öldürürsen... seninle savaşacak düşmanın kalmaz. Open Subtitles لأنك لو قتلت جميع أعدائك فإنه لن يتبقى أحد ليحاربك
    İngilizler Orléans'ı alırsa, görüşecek birşey kalmaz. Open Subtitles لو اخذ الانجليز ازليانز لن يتبقى شىء لنفاوض عليه ستكون لهم بقيه البلاد

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more