"لن يهرب" - Translation from Arabic to Turkish

• kaçmayacak
• kaçamayacak
• kaçamaz
• kaçmıyor
• uzağa gidemez
• kaçmayacağını
• kaçmayacağına

Efendisinde korktuğu için asla kaçmayacak, hayatı boyunca kendisine zalimce davranıldığı için kendisi de idare ettiği genç kölelere aynısını yapıyor.
لن يهرب خوفاً من سيده. و لأنه كان يُعامل بقسوة طيلة حياته، فقد أراد ذلك لعبيده الصغار الذين يرأسهم.

Ateş ettiğimizde salonda tek bir adam kaçmayacak.
عندما تنطلق الرصاصات رجل واحد في القاعة لن يهرب

Bizim için bu bir şaka konusu değil. Bu kamptan kimse kaçamayacak.
بالنسبة لنا , ليس أمر جيد لن يهرب أحد من هذا المعسكر

Amca, gergedanları hazırla. Bu kez benden kaçamayacak.
عمي, جهز وحيدي القرن لن يهرب مني هذه المرة.

En aydınlık günde, en karanlık gecede Hiçbir kötülük kaçamaz gözümden
"بالأيام الأكثر إشراقاً، وبالأيام الأكثر ظلمة، لن يهرب مني أي شرير"

Sadece kaçmıyor. Kendine kaybolacak şeyler verebilirdi.
هو لن يهرب كان يمكنه أن يعطي لنفسه طريقا

Yarasını tedavi ettirmeden fazla uzağa gidemez.
لن يهرب بعيدًا بـ جرحٍ غير مُعالج

kaçmayacağını garanti edecek kadar büyük bir kefaret yok.
ليس هناك كفالة عالية بما فيه الكفاية لضمان انه لن يهرب

- Bana kaçmayacağına dair şeref sözü verdi. - Victor artık bizim dostumuz.
لقد اعطانى كلمه شرف انه لن يهرب - فيكتور" صديقنا الان" -

Bu çocuk bir yere kaçmayacak.
هذا الفتى لن يهرب الى أي مكان.

Evet, pes edebiliriz çünkü artık benden kaçmayacak birisi olabileceğini düşünmek istesem de öyle biri...
لايهم كم أود تصديق أنه يوجد رجل واحد لن يهرب رجل واحد سوف ...

kaçmayacak.
روني ,هذا الشخص لن يهرب

Onu öldürseniz bile, Snowbell kaçmayacak.
وقد تقتلونه حتى لكن ( سنوبل ) لن يهرب وهذا هو جوهر العائلة

Bir mücadeleden kaçmayacak bir at lazım.
تريد حصانا لن يهرب من المعركة

Kaderinden kaçmaya çalışırsan, dünya korkunç kaderinden kaçamayacak!
..إذا حاولتالهربمنقدرك. لن يهرب العالم من مصيره الفظيع.

Beni geçici olarak atlattı ama sistemden sağ olarak kaçamayacak.
وقد فاجئني وابتعد عني لكنه لن يهرب مني أبداً

En aydınlık günde, en karanlık gecede Hiçbir kötülük kaçamayacak gözümden
"بالأيام الأكثر إشراقاً، وبالأيام الأكثر ظلمة، لن يهرب مني أي شرير"

Uzakta bir köpek gibi gizleniyordur. Ama olmaz, bu sefer kaçamayacak.
يمكنه التسلل مثل الكلب ولكن لن يهرب هذه المرة.

Çocuk bizden kaçamayacak. Gözümüz sürekli üzerinde.
الفتى لن يهرب منا إنه أمام أعيننا

Kimse kaçmıyor.
مرحباً يا رجل، لن يهرب ثمة أحد.

- Henüz değil, ama uzağa gidemez.
- ليس بعد ، لكنه لن يهرب - و بوسى ؟

Merak etmeyin. Artık David'in kaçmayacağını söyleyebilirim.
لا بأس، لا بأس، أؤكد لكم أنّ (ديفيد) لن يهرب.

kaçmayacağına söz verdi.
وعدني بأنه لن يهرب