Ona Avustralya'da bir sürü Asyalı olduğunu ve doğru yerde olduğumuzu açıklamamız gerekti. | TED | كانت لا بد أن يتم الشرح لها أنه يوجد عدد كبير من الأسيويين في أستراليا و أننا كنا في المكان الصحيح. |
Ona hep derim, zengine aşık olmak fakire olmak kadar kolaydır. | Open Subtitles | و أظل أقول لها أنه من السهل أن تعشقي رجلا فقيرا أو غنيا |
Ve Ona bunun onun da bebeği olabileceğini söylemeye çalıştım ama ama beni anlamadı ve bana çok sinirlendi. | Open Subtitles | و.. وأوضحتُ لها أنه يمكن أن يكون طفلها أيضا. لكنها لم تتقبَّل ذلك, وغضبتْ عليَّ |
Unutma, Ona mektup yazarken büyük harflerle yaz, ancak böyle okuyabilir. | Open Subtitles | لا تنسي عندما تكتبين لها أنه يمكنها فقط أن تميز ما هو مكتوب بخط كبير |
Kendisinin ünlü olduğunu kanıtlamak için Ona popüler bir dergideki resmini göstermişti. | Open Subtitles | لقد اضطر أن يريها صورة له من صحيفة مشهورة لِيثبت لها أنه مشهور |
Ben partiyle hiçbir ilgim olmadığını Ona iyice anlatmak istiyorum. | Open Subtitles | عليكِ أن توضحي لها . . أنه لا توجد لي علاقة بهذه الحفلة لا شئ |
Ona birkaç gün kalabileceğini söylemiştim-- Birkaç gün. | Open Subtitles | قلت لها أنه يمكنها الاقامة لعدة أيام عدة أيام |
"Ona sadece acil olarak doğum kontrol yöntemleri teklif edebileceğimi söyledim. | Open Subtitles | "شرحتُ لها أنه بإمكاني فقط عرض" "بعض طرق منع الحمل الضرورية" |
Ona izin vermesinin korkulacak bir şey olmadığını ve her şeyin yoluna gireceğini söyle. | Open Subtitles | قل لها أنه لا بأس أن تتركك بحريتك و ليس عليها أن تخاف |
Ona bunun aksini açıklamaya çalıştım. | Open Subtitles | أريد الدخول الى دماغها و أشرح لها أنه لا يمكننا ذلك |
Geçen gün annemle konuşuyordum ve Ona vatandaşlık belgemi bulmamın çok önemli olduğunu söylemiştim. | Open Subtitles | وقلت لها أنه من الضرورى أن تجد وثائق المواطنة |
Yani, büyütülecek bir şey olmadığını Ona da söyledim. | Open Subtitles | أنا، أعني أنني قلت لها أنه ليس بالشيء المهم |
Ona onları soruşturduğundan bahsetti. | Open Subtitles | إنه فقط ادعاء لقد قال لها أنه كلن يحقق, حسنا |
Güzel, eğer Ona söylersen aramızda bişey yok diye, | Open Subtitles | حسنا، أنت تعرف، إذا كنت فقط اقول لها أنه لا شيء، |
Hayır ama en azından daha iyi kontrol ettiğimi Ona gösterebilirim. | Open Subtitles | لا , لكن يمكنني على الأقل بطريقة ما أن أثبت لها أنه يمكنني السيطرة عليه بشكل أفضل |
Son yaşadığı yerde taciz edildiğini söylemişti. Bitişik müsait olduğunda Ona söyledim. | Open Subtitles | قلتُ لها أنه عندما يكون الباب القادم مفتوحا. |
Evet, olmaması gerektiğini söyleyip duruyorum Ona. | Open Subtitles | نعم،أستمر بقولي لها أنه لايجب ان تكون كذلك |
Sonra hatunu balkona çıkar ve Ona limandaki herhangi bir tekneyi işaret edip senin olduğunu söyle. | Open Subtitles | خذها إلي الشرفة وأَشر إلي أي قارب في الميناء وقل لها أنه ملكك. |
Ona birlikte olmasak bile harika bir baba olabileceğimi kanıtlamak istedim. | Open Subtitles | أردت الإثبات لها أنه رغم أننا لسنا معاً، فإنني قد أكون أباً رائعاً. وبإمكاني إعالة ابننا. |
Ama Ona bir şey olmadığını, sadece kötü bir rüya gördüğünü söylersen, sana inanır. | Open Subtitles | ولكن إذا كنت أقول لها أنه لا شيء، أنه كان حلم مزعج أخرى، |