"لها بأن" - Translation from Arabic to Turkish

    • ona
        
    • olduğunu
        
    ona da gidip ülkenin yarısı babamın diyeyim, çok işe yarıyor. Open Subtitles ربما سأقول لها بأن والدي يملك نصف البلاد، هذا يبدوا ناجحاً.
    ona bir saat Lily Anne'in gerçekleri şiirsel bir dille anlattığını açıklamaya çalıştım. Open Subtitles قضيت ساعات أشرح لها بأن ليلي أن بأنها تبتعد بالشعر قليلاً عن الحقيقة
    Mike, ona seninle yedi kez yattığımızı ve tam yedi farklı şekilde yaptığımızı anlat. Open Subtitles ميكيلا, قولي لها بأن أنا وأنتي تضاجعنا سبع مرات بسبع طرق مختلفة على الأقل
    Hemen onu arayıp, bu yaptığımızın çıIgınlık olduğunu söylemeliyim. Open Subtitles يجب أن أتصل بها وأقول لها بأن ما فعلناه هو جنون
    Adrian bana onun sulanmış kalp şeklinde kukusu olduğunu söylettirene kadar. Open Subtitles حتى ما جعلنى أدريان أقول لها بأن لها قلب هينى
    O kadının daha iyi hissetmesini sağlamak için oğlunun hasta olduğunu ona söylemediğini söyedin. Open Subtitles قلت لها بأن ابنها لم يخبرها عن كونه مريضاً لكي يجعلها بحال افضل
    Hiç bir erkek ona rüya analizi yaptırmamalı. Open Subtitles لا يوجد إنسان لا يسمح لها بأن تفسر أحلامه
    ona en kısa sürede Huang He caddesine gelmesini söyleyin. Open Subtitles قل لها بأن تأتي إلى طريق هوانغ هي في أقرب وقت ممكن
    ona borçlusun! Open Subtitles كل يوم أنت مدين لها بأن تجعل من نفسك شئ ذو قيمة
    Klozeti kaldıracağıma, sonrada silip tekrar indireceğime dair verdiğim sözler ona yetmedi. Open Subtitles و وعدي لها بأن أرفع المقعد وأن أمسح الحافّة ثم أُعيد المقعد ثانية الي مكانه ولكن هذالم يكن جيداً كفاية بالنسبة لها
    ona sergiden sonra, küçük bir yemek düzenlemek istediğimi söyledim... Open Subtitles عندما ذكرت لها بأن هناك .حفلةبعدالإفتتاح.
    ona sarıl, ikiniz içinde en iyisi olan bu diye fısılda, sonra geriye dön ve bir erkek gibi uzaklaş. Open Subtitles ماذا لو شرعت في البكاء؟ أربت عليها أهمس لها بأن هذا لصالحكما
    Zor olan, arkadaşımın bana borç vererek yardım etmeye çalışması karşılığında, benim çıldırıp onun arabasına hasar vererek ona teşekkür etmiş olmam. Open Subtitles كان الجزء الصعب عندما حاولت صديقتي المساعدة بقرض، وأني قدمت شكري لها بأن أصبحت مجنونة، وإصطدمت بسيارتها.
    Benim yardımcı-baş nedimem olmasını kabul ettiğimde güya ona sormamıştın. Open Subtitles عندما سمحت لها بأن تكون مساعدتى حافظة الشرف لقد قلتى , انك لم تطلبى منها هذا حتى الان
    Artı, bir kamera olduğunu söylemişler. Open Subtitles بالإضافة إلى أنهم قالوا لها بأن هنالك كاميرا
    Biraz zamansız olduğunu ona söylemiştim ama. Open Subtitles نعم ، لقد قلت لها بأن الأمر سابقٍ لأوانه تقريباً
    Ve yaptığımız işi ve bir yemek gerecinin öldürme gücü olduğunu nasıl inkâr edeceksin? Open Subtitles و كيف يمكنك التغطية على حقيقة ما يجري و تعترف لها بأن اداة طبخ لها القدرة على القتل؟
    Zamanımız azalıyor. ona kızımın da hasta olduğunu söyle. Open Subtitles يكاد ينفد الوقت قولي لها بأن ابنتي كانت مريضة، أيضاً
    Ama bana olmayacağı belli olan şeyleri zorlamamak gerektiğini söyleyenin sen olduğunu hatırlıyorum. Open Subtitles لكنني أتذكر أنكِ الشخص الذي أخبرني بألا أرغم أمورًا غيرُ مُقدر لها بأن تصير.
    İstiyorsa tanrı olduğunu düşünebilir tatlım. Open Subtitles يسمح لها بأن تظن أنه الرب إذا أرادت ذلك يا عزيزتي.

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more