Biri o tuzağı, bu şeye canlı yemek sunmak için kurmuş olmalı. | Open Subtitles | أحزر وضع شخص ما الذي هناك لتزويد وجبات الطعام الحيّة لهذا الشيء. |
Yürümek için bu şeye ihtiyacın olmadığını sanıyordum. | Open Subtitles | أعتقد أنك لن تحتاج لهذا الشيء ثانيةً لأجل المشي |
Bu şey her neyse, maddeleri ve enerjiyi dönüştürebiliyor. | Open Subtitles | أياً كان المظهر الفيزيائي لهذا الشيء فهو لديه القدرة على تحويل المادة و الطاقة |
O şeye dikkat et, dostum. Al parayı, ver zulayı. | Open Subtitles | احترس لهذا الشيء ، يا رجل ها هو المال ، أعطني الحشيش |
İçeri ve dışarı. Bu şeyin ölmüş olmasını istiyorum. | Open Subtitles | في الداخل والخارج أريد لهذا الشيء أن يختفي |
Bu şeyi bir boy mu büyüteceğiz yoksa iki mi? | Open Subtitles | أيجب أنّ نزيد مقدار أو مقداران لهذا الشيء ؟ |
Bir saniyeliğine egonu bir kenara bırak da Şuna bir bak. | Open Subtitles | أخرج من أنانيتكَ لثانية.. وانظر لهذا الشيء. |
Ve neden Allah aşkına gelecekte insanların değil o şey için bazı isim bulmak? | Open Subtitles | و لماذا بحق الآلهة لم يستطع الأشخاص في المستقبل أن يجدوا إسماً لهذا الشيء ؟ |
Yani Emmett'in bu şeye katılacağını biliyorsun, değil mi? | Open Subtitles | انتظري، أنت تعلمين أن إيميت سوف يذهب لهذا الشيء صحيح؟ |
- bu şeye kaç kişi geliyor peki? | Open Subtitles | كم عدد الناس فى الحقيقة الذين سيأتون لهذا الشيء |
Bu dövüş için idman yapmama, bu şeye hazır olmama yardım et. | Open Subtitles | ساعدني تدريب لهذه المعركة، مساعدتي للحصول على استعداد لهذا الشيء. |
Bu şey için pembenin normal olmadığını sanıyorum. | Open Subtitles | أفترض أن اللون الزهري ليس لونًا طبيعيًا لهذا الشيء |
Hayır, Bu şey aniden, herhangi bir yerde ortaya çıkabilir ve hiçbir fikrimiz olmaz. | Open Subtitles | كلاّ، يمكن لهذا الشيء أن يظهر .في أي وقت وبأي مكان دون أن ندري |
Bu şey ne kadar güçlü olursa olsun ikinci bir çökme ihtimalini göz ardı edemeyiz. | Open Subtitles | لا يمكننا استبعاد انهيارات ثانويّة، بصرف النظر مقدار دعمنا لهذا الشيء |
O şeye söyle bana yiyecek bir şeyler hazırlasın. | Open Subtitles | قل لهذا الشيء أن تُحضر لي أكلاً |
Doğru. O şeye iyice tutun bence. | Open Subtitles | حسنٌ، واصلي الإنّصات لهذا الشيء. |
Bu şeyin dış dünyayı mahvetmesine izin vermeyecekler. | Open Subtitles | لن يسمحوا لهذا الشيء أن يعبث بالعالم الخارجي |
Biz öncelikle jeoloğuz. Eğer Bu şeyin tarihi önemi varsa bırakıyoruz. | Open Subtitles | نحن جيولوجيين في المقام الأول، ولكن لو كان لهذا الشيء أي أهمية تاريخية، |
Bu şeyi birlikte dinlememizin bir sakıncası var mı? | Open Subtitles | هل أنت موافقة على أن نستمع لهذا الشيء معاً؟ |
- Eğer her hangi bir şey için doktora gidersem, Bu şeyi midemden çıkarmaları için olacak. | Open Subtitles | انظروا، إذا ذهبت إلى الطبيب عن أي شيء... ... انها ستعمل يكون لهذا الشيء تخرج من معدتي. |
Şuna bir baksana. | Open Subtitles | إنظري لهذا الشيء. |
Şu şeye bak. Upuzun bir fitile benziyor. | Open Subtitles | انظر لهذا الشيء وكأنه استخدم فتيل واحد طويل |
Kamyonda ancak bunun için yer kaldı. | Open Subtitles | لم يتبقى مساحة بالشاحنة سوى لهذا الشيء ، سنأخذ الآخر لاحقاً |