Başka bir bedene girmemeye yemin etmiştim ama bu konuşmaya yüz yüze yapmamız gerekiyor. | Open Subtitles | أقسمت أني لن أحتل أي جسدٍ آخر لكن.. نحن بحاجة لهذه المحادثة وجهًا لوجه |
Umarım dünya patlamak üzeredir de bu konuşmaya bir son verebiliriz. | Open Subtitles | هناك قضية. نأمل ، العالم على وشك أن ينفجر حتى نتمكن من وضع حد لهذه المحادثة |
bu konuşmaya harcayacak zamanım yok. | Open Subtitles | أتعلم ماذا ليس لدي وقت لهذه المحادثة |
Bu konuşma için zamanım yok. | Open Subtitles | أتعلمين ماذا؟ ليس لدي الوقت لهذه المحادثة |
Ancak ek bir şeyler paylaşmak isteyip istemediğini merak ettim, çünkü bu haberi bu konuşmayı yapmaya gelmeden hemen önce aldığını biliyoruz. | TED | لكنني كنت أتساءل إن كنت تريد أن تتقاسم معنا أية أفكار إضافية، لأننا نعلم أنك سمعت بالخبر قبيل عرضك لهذه المحادثة. |
Bu sohbeti Amerika Birleşik Devletleri bağlamında ele alacağım ancak bu tartışma eşitsizliğin artmakta olduğu her ülke için geçerlidir. | TED | سوف أضع إطارًا لهذه المحادثة فى سياق الولايات المتحدة لكن هذه المناقشة تنطبق عمليا على أي بلد لمواجهة عدم المساواة |
Şimdi Bu konuşmanın asıl çözüm kısmına geliyoruz. | TED | والآن وصلنا لجزء من الحل الفعلي لهذه المحادثة. |
Sırf bu muhabbet için wiki'de* 2. Dünya Savaşı'nı araştırdım. | Open Subtitles | بحثتُ في كلمات "الحرب العالميّ الثانية" فقط لهذه المحادثة. |
Ama bu konuşmaya hazır değilim. | Open Subtitles | لكني لست جاهز لهذه المحادثة |
Tıpkı benim bu konuşmaya ihtiyacım olmaması gibi. | Open Subtitles | كما لا أحتاج لهذه المحادثة |
Gerçekten bu konuşmaya Saul'u dâhil etmemiz gerektiğini düşünüyorum. | Open Subtitles | حسنا، أظن فعلًا أننا بحاجة لاستدعاء (صول) لهذه المحادثة |
Bu konuşma için bir slaydım var. | TED | لدي شريحة واحدة لهذه المحادثة. |
Ama ben şu anda Bu konuşma için hazır değilim. | Open Subtitles | لكني لست جاهز لهذه المحادثة |
Bu konuşma için biraz ıslağım. | Open Subtitles | أنا مبتل قليلا لهذه المحادثة |
bu konuşmayı yaptığımıza bile inanamıyorum. | Open Subtitles | يا إلهي، لا يمكنني الإستماع حتى لهذه المحادثة |
Bakın, bütün gece bu konuşmayı geri alarak harcayabilirim. | Open Subtitles | اسمعوا، يمكنني أن أجلس طوال الليل لكي أعود لهذه المحادثة |
Lyla, bu konuşmayı yapmak için doğru bir zaman değil bu. | Open Subtitles | ليلى، وهذا ليس من حق الوقت لهذه المحادثة. |
Bu sohbeti yapmayı pek istemiyorum. | Open Subtitles | أنا لا أود أن أستمع لهذه المحادثة |
Bu konuşmanın yeri değil. | Open Subtitles | اسمع انظر حولك هذا ليس بالمكان المناسب لهذه المحادثة |
- Evet, bu muhabbet için öyle. | Open Subtitles | أجل، لكنّه جيّد بالنسبة لهذه المحادثة |