Öte yandan, kazanamazsam o kasetin aslında pek bir değeri yok, değil mi? | Open Subtitles | بطريقة أخرى , هذا الشريط ليس له قيمة إلا إذا فزت , صحيح؟ |
Eğer gerçekten bir değeri olsaydı onu yıllar önce rehin verirdim. | Open Subtitles | لو كان ذلك له قيمة و يستحق لقمت برهنه من سنوات |
Bir zamanlar bana, düşündüğüm ve söylediğim her şeyin bir değeri olduğunu öğreten özel bir adamla tanışmıştım. | Open Subtitles | سابقا، قابلت شخصا مميزا جدا علمني انا ما أفكر به وأقوله له قيمة |
En iyi ihtimalle tarihsel değeri olan bir proje için bırak ekibi bir tek ajanı bile veremem. | Open Subtitles | نحن لا نستطيع إنقاذ الوكيل الوحيد الآن، الفريق أقل بكثير للمشروع الذي في أحسن الأحوال له قيمة تأريخية. |
Sana keşke gerçekten Değerli bir hediye verebilseydim. | Open Subtitles | ليتني كنت أملك شيئاً له قيمة حقيقية لأمنحكما |
Başlangıç yılımızdan önce neler olduğunun toplumumuza bir değer katmayacağını düşünüyoruz. | Open Subtitles | وأعتقد أن ما جاء قبل هذه الأعوام ليس له قيمة لمجتمعنا |
Sonra yarattığım bu şeyin sadece tatilde okumam için iyi senaryo bulmaktan çok daha kıymetli olduğunu fark ettim. | TED | ثم أدركت أن هذا الشيء الذي صنعته كان له قيمة أكثر بكثير من أن أجد نص سينمائي جيد لأقرأه خلال العطلات |
Ayrıca istediğim bir şey daha var, maddi bir değeri yok ama benim için daha kıymetli. | Open Subtitles | هناك شيء آخر أريده ليس له قيمة مادية، ولكن بالنسبة لي أكثر قيمة. |
Deli, ters, eleştirilerinde zaman zaman aşırı olduğunu düşündüm ama söylediğin her şeyin bir değeri olduğunu ve doğru olduğuna inandım. | Open Subtitles | اعتقدت بأنك معارض ... أو ناقد قوي في بعض الأحيان و آمنت بأن كل ما تقوله له قيمة و صادق |
Nesnel bir değeri yok. | Open Subtitles | مُجرّد أنّ ليس له قيمة عمليّة. |
Sanatsal bir değeri olduğuna inandıklarından değil, ortaya çıkacak skandalı düşündüklerinden, çünkü ben senin babanım. | Open Subtitles | أن له قيمة فنيّة... . ولكن بسبب الفضيحة المترتبة على ذلك, إعتباراً أنّني والدكِ |
Bu güzel, mükemmel enstrümanın çok özel bir değeri var. | Open Subtitles | هذا جميل، أداة رائعة له قيمة خاصة. |
Yapacaksın çünkü filmin bir değeri var. | Open Subtitles | أنت ستفعل هذا لأن الفيلم له قيمة |
- Olsa bile artık bir değeri yok. | Open Subtitles | حسناً ، إذا هو كذلك ، فليس له قيمة الآن |
Duygusal değeri olan bir şey değildi, değil mi? | Open Subtitles | هو ليس شيء له قيمة عاطفية ,أليس كذلك؟ |
O şey Koruyucular'ın benim için değeri olan tek parçası. | Open Subtitles | "وهذا الشيء هو الجزء الوحيد من "المحاربين .الذي له قيمة عندي |
bu tabir size çekici gelmesin çünkü orası kokuşmuş bir bölgeden başka bir şey değildi. Sonny Boy gibi çocuklar Değerli bir şey bulmak için her günün her saatini orayı karıştırmakla geçiriyorlardı. | TED | لكن لا تدع رومانسية هذا الاسم تخدعك. لآنها لم تكن أكثر من مجرد مكب عفن للنفايات يقضي فيه أطفال مثل سوني بوي حياتهم ينقبون فيه يوميا. ليجدوا شيء أي شيء له قيمة. |
Değerli bir şey yapmak istedim. | Open Subtitles | انا فقط أردت أن أفعل شيء له قيمة |
Pek Değerli bir şey değil ama duygusal anlamı vardı. | Open Subtitles | ليس ذو قيمة كبيرة، ولكن له قيمة عاطفيّة |
Şu an değer verdiğimiz ve bildiğimiz her şeyle ilgisi var. | TED | إن الأمر متعلق بكل ما له قيمة بالنسبة لنا وكل ما نعرفه في الوقت الحاضر. |
ve bu önemli bir konu çünkü biz bir toplum olarak neye değer verdiğimizi bir düşünmeliyiz. | TED | وانها مسألة مهمة لأنه يعني أنه يتعين علينا أن ، كمجتمع ، نحن نفكر فيما له قيمة. |
Bulmaya çalışmadığımız şey ise paradan değer elde ederken, birçok şey için de değer elde etmek. | TED | ولكن ما لا نحاول ان نبحث عنه هو ما له قيمة بالنسبة للاكثريه أثناء تركيزنا علي مبدأ للقيمة مقابل المال |