| Lawrence solo klavyede | Open Subtitles | عزف منفرد للورانس على لوحة المفاتيح الرئيسية إنطلق |
| klavyede sadece rakamlar yok ki. Bütün alfabe var. | Open Subtitles | لوحة المفاتيح لا تحتوي على الأرقام فقط، بل كل حروف الأبجدية. |
| Koskoca azılı Klavye delikanlısı, Demir Dilli Becca neden kendisini öldürsün ki? | Open Subtitles | ،المُحاربة الشهيرة خلف لوحة المفاتيح .بيكا ذاتْ اللسان اللاذع لماذا تقتل نفسها؟ |
| Bilirsiniz, klavyeye daha yavaş basmak, ...ya da test kağıdındaki rakamları karıştırmak gibi. | Open Subtitles | تَعْرف، النفر على لوحة المفاتيح ببطْء أكبر أَو مزج الأرقام على شبكة الاختبار؟ |
| Neyse, bu açıklama tuş takımında bunun gibi doğrudan bip sesine atlamanıza izin veren kısayolun varlığıyla son bulur. | TED | أتضح هناك إختصار في لوحة المفاتيح يمكنك من القفز مباشرة إلى صوت تنبيه مثل هذا. |
| Birleşik Devletler'i, Kaliforniya'yı ve San Diego'yu görebilirsiniz. Nesneleri döndürmek için fareyi veya Klavyeyi kullanabilirsiniz. | TED | يمكنك أن ترى الولايات المتحدة وكاليفورنيا وسان دييغو، ويمكنك استخدام الفأرة أو لوحة المفاتيح لإدارة الأشياء. |
| Zamanı Klavyemin önünde karar vermeye çalışarak geçirdim. | Open Subtitles | لقد غفوت على لوحة المفاتيح فيما كنت أقرر |
| Fareyi tutun. Bir göz ekranda, diğeri ise klavyede. | Open Subtitles | امسك الفارة وعين على الشاشة وعين على لوحة المفاتيح |
| Bir sürü teknik malzeme, bir sürü havalı donanımlar plazma TV, klavyede lojistik yazan bir adam. | Open Subtitles | الكثير من الدعم التقني, الكثير من الأجهزه الرائعه, وتلفاز, ربما شخص ما على لوحة المفاتيح يطبع بعض المُهِمات. |
| Bu noktada benim klavyede çalışıyor olmam gerek. | Open Subtitles | أنا سأكون الشخض الذي سيعمل علي لوحة المفاتيح |
| Sadece Klavye karakterleri kullanarak bir resim oluşturabileceğiniz anlamına geliyor. | Open Subtitles | إنه فن تستخدم فيه حروف لوحة المفاتيح لرسم صورة حروف,أرقام,رموز |
| Yazmak biraz stresli bir iştir, eğer ki bu Klavye çeşidini kullanıyorsanız seveceğinizi düşünüyorum, biraz dengelidir. | TED | إنها مثيرة للضغط اطبع على لوحة المفاتيح هذه، يمكنك، مثلا، جعلها متوازنة. |
| Bize yazan bir baba gibi, oğlu beyin felci geçirmiş ve normal Klavye kullanamıyormuş. | TED | كهذا الاب الذي كتب لنا ان ابنه مصاب بالشلل الدماغي و لا يمكنه استعمال لوحة المفاتيح العادية. |
| Meta Köşk'ü dilediğin yere sürmek için hedefi klavyeye yaz. | Open Subtitles | لقيادة المنزل للموقع الذي تريدة, اكتب وجهتك على لوحة المفاتيح. |
| Onu tekrar klavyeye doğru yönlendirmeye çalışıyorum. | TED | لذلك أحاول بدون لمسها جذبها مجدداً إلى لوحة المفاتيح |
| klavyeye yaz. | Open Subtitles | ستقوم بدخول اليها في لوحة المفاتيح ،عندما تقوم |
| tuş takımına zarar vermiş olmalı. Kodu kabul etmiyor. | Open Subtitles | يبدو عطل في لوحة المفاتيح انها لا تقبل الشيفرة |
| tuş takımına sızma süresi ortalama bir dakika 9.3 saniye. | Open Subtitles | متوسط اختراق لوحة المفاتيح هو دقيقة و 9.3 ثانية. |
| Yazılım, standart Klavyeyi Vietnam karakterlerine dönüştürüyor. | Open Subtitles | وهو يحوّل لوحة المفاتيح الإعتيادية إلى الحروف الفيتنامية. |
| Klavyeyi nasıl kullandığını internette bir yerde gördüm. | Open Subtitles | رأيت في مكان ما على شبكة الانترنت كيف يعمل مع لوحة المفاتيح. |
| Klavyemin arkasına gizlenip bir korkak gibi seni cezbettim şimdiyse bir alçak gibi seni terk ediyorum. | Open Subtitles | أنا غازلتك مثل جبان ،يختبأ خلف لوحة المفاتيح والآن أنا أتخلى عنك مثل الجبان |
| - Santral çalışmıyor. - Tam hasar raporu istiyorum! | Open Subtitles | لوحة المفاتيح تعطلت إعطنى تقرير مفصل عن الخسائر |
| Yere yatıp, konsolun arkasına yetişmemi istiyorsun. | Open Subtitles | لقد فهمتك أنت تريدنى ، أن أرقد أرضاً و أحاول الوصول ، إلى لوحة المفاتيح |
| O bilgisayarın başına ne zaman oturursam oturayım... | Open Subtitles | لأنه في كل مرة أجلس فيها خلف لوحة المفاتيح أعتقد بأنني |
| Fare için, saat göstergesi için, internet radyosu için ve klavyeden gönderilen harflerle ilgilenmesi için özel bir program var. | TED | برنامج خاص بالفأرة، برنامج للساعة، وللمحطات الإذاعية عبر الأنترنيت، والتعامل مع الحروف المرسلة من لوحة المفاتيح. |
| S-H yayi klavyenin, diyebiliriz ki, zarar gormus... ...bir parcasinin ortasindadir. ve bitisiginde baska notalar yoktur, hicbir sey ona yakin degildir. | TED | تمدد الكبريتيد موجود في وسط جزء من لوحة المفاتيح والتي، لنقل، تم تخريبها، وليس هناك أي نوتات قريبة، لا شيء قريب منها. |