Ve sana da teşekkürler, hâlâ garaj kapımızın yarısı sarı. | Open Subtitles | و شكراً لكِ ، باب جراجنا مازال نصفه لونه أصفر |
Bu büyüklükte ve sarı. | Open Subtitles | الشيء الذي أحضرتُه ذلك اليوم بهذا الحجم، لونه أصفر |
Öğretmenim ayın sarı olamayacağını söyledi. | Open Subtitles | المعلمة قالت بأن القمر لا يمكن أن يكون لونه أصفر |
Bence ay sarı olmalı güneşte mor olmalı, evet öyle olmalı. | Open Subtitles | أعتقد إذن بأن القمر يجب أن يكون لونه أصفر والشمس يجب أن يكون لونها أرجوانياً وذلك ما سوف يحدث |
Çünkü... sarı ketçaptır. | Open Subtitles | إنّه صلصة طماطم ولكن لونه أصفر |
Buna taksi diyorlar çünkü rengi sarı ve seni istediğin yere götürüyor. | Open Subtitles | يدعى "تاكسي" لأن لونه أصفر ويأخذ لأي مكانٍ تريده |
Buradaki yangın muslukları sarı. | Open Subtitles | صنبور الحريق هنا لونه أصفر |
130 cc dolusu parlak, sarı ürin! | Open Subtitles | ! بوله قدره 130 سنتيمتر لونه أصفر |
Bu da çok sarı. | Open Subtitles | هذا لونه أصفر للغاية |
sarı olacak. | Open Subtitles | . وسيكون لونه أصفر |