Bunu kanıtlamak için etrafında çekicilere ihtiyaç duymaz. | Open Subtitles | لا يحتاج أن يحيط نفسه بسيارات قطر ليبرهن على ذلك |
Bu bir zafer; ama etkili değil. Kendini kanıtlamak için tekrar dövüşüyor. | Open Subtitles | إنَّه النصر, ولكنَّه ليس مُحققا ً، ليبرهن عن نفسه , يقاتل مُجدَّدا ً |
Sonra lafı dolandırıp aynı fikirde miyim diye soruyor daha sonra da, fikrimi işe yaramaz biri olduğumu kanıtlamak için kullanıyor. | Open Subtitles | ثم سألني اذا كنت موافقا على ذلك ثم سيستخدمها ليبرهن انني بطريقة ما في وضع سيء |
Sana verdiği değeri kanıtlamak için mi? | Open Subtitles | ليبرهن تقديره لك؟ |