"ليحميني" - Translation from Arabic to Turkish

• korumak için
• beni korumak
• koruması için
• Beni koruyacak

Garip bir şekilde bunların hepsini beni korumak için yapmış.
هل تعلم أنه من الغرابة بأنه فعل كل ذلك ليحميني

Onun beni korumak için orda olduğunu düşündüm ama o bana durmamı söyledi.
ظننت بأنه كان هناك ليحميني و لكنه طلب مني أن أتوقف

Ya beni korumak için yalan söylüyorsa.
شخص أرسله للسجن ماذا لو كان يكذب ليحميني ؟

Yatağım beni ruhlardan koruması için ahşaptan yapılmaydı.
فِراشي كان مصنوعاً من خشب الحصاد ليحميني من الأرواح.

Gizli görevdeyken Beni koruyacak birisine ihtiyacım olacak.
سأحتاج لشخص ما ليحميني عندما أكون غير محمي

Beni korumak için meleklerinden birini gönderdi ve beni geri getirdi.
القدر أرسل لي ملاكا ليعيدني إلى مملكته ليحميني

Babam beni düşmanlarından korumak için okula sahte bir isimle kaydettirmişti.
أتعلمون، أدرجني أبي ضمن تحالف في المدرسة ليحميني من منافسيه

Bana yaklaştın. Beni korumak için adam bile tuttun. Ama beni öldürmeyeceksin.
لقد تقربت مني واستأجرت رجلك ليحميني لكنك لن تقتلني

CIA, Mutabakat'tan olduğumu anlamaya yaklaştığında beni korumak için her şeyi yapmaya hazırdı.
عندما علم أن الإستخبارات المركزية .. تحاول أن تُثبت .. "أنني من "الكوفنانت كان ينوي فعل أيّ شئ ليحميني

- Yeni erkek arkadaşım. Beni korumak için burada.
هذا خليلي الجديد هو هنا ليحميني

Beni korumak için kendi başına hareket etmiş olabilir.
ربما تصرّف من تلقاء نفسه ليحميني

Beni korumak için canını feda etti.
هذا الرجل مستعدٌّ للتضحية ليحميني

O yapmışsa beni, seni, bizi korumak için yapmıştır.
...إن كان هو ...فقد فعلها ليحميني يحميكِ... ويحمينا

Philip beni korumak için yalan söyledi.
وأن "فيليب" قد كذب فقط ليحميني.

Şimdiden seni uyarayım da. Beni koruması için ağabeyime ihtiyacım yok.
لأنّي أودّ تحذيركَ وحسب، لا أحتاج أخي ليحميني

Jeremy onu beni koruması için gönderdi.
أرسله (جيرمي) ليحميني

Beni koruyacak evcil bir askerim yok benim. İntikamımı alacak efsanevi bir ağabeyim de yok.
ليس لدي مبارز ليحميني ولا أخ أسطوري ينتقم لي

Beni koruyacak bir taş çemberi çağırıyorum ta ki lanetli Ellcrys'ten son yaprak düşene dek.
{\pos(190,230)}هأنذا أستحضر مَقامًا صخريًّا ليحميني حتامَ تسقط آخر أوراق الإلكريس اللعينة.