Yetişkinlerle ailesi olan ve Kaybedecek bir şeyi olan insanlarla iş yapmayı severim. | Open Subtitles | أني أحب البالغين أنني أعمل مع رجال متزوجين وعائليين رجال لديهم شيئا ليخسروه |
Çoğu insan Kaybedecek hiçbir şeylerinin olmadığını düşünür ama benim mesleki tecrübeme göre düşündükleri tam olarak bu değil. | Open Subtitles | الكثير من الناس يعتقدون أن لا شيء لديهم ليخسروه لكن من خبرتي المهنية لم يسبق ان خطرت على بالهم |
Onlar Kaybedecek şeyi olmayan ama kazanacak çok şeyi olan insanlardı. | Open Subtitles | انهم حقا أناس لم يكونوا يمتلكون أى شىء ليخسروه أو كل شىء ليغنموا به |
Kızların erkeklere göre Kaybedecek daha çok şeyi var. | Open Subtitles | الفتيات لديهم الكثير ليخسروه أكثر من الأولاد |
Çoğu insan kaybedecekleri hiçbir şeyin olmadığını sanıyor. | Open Subtitles | الكثير من الناس يعتقدون أن لا شيء لديهم ليخسروه |
Seven ve Kaybedecek bir şeyi olan birini gördüklerinde onları hor görüyorlar. | Open Subtitles | وعندما ينظرون للذين يحبون بعضهم ولديهم شيء ليخسروه فإنهم يستحقرونهم |
Ama işçi sınıfı, kelepçelerinden başka... Kaybedecek birşeyi olmayanlardır. | Open Subtitles | ولكن ليس الطبقه العامله ليس لديهم شئ ليخسروه بإستثناء اصفادهم |
Erkekler Kaybedecek bir şeyi olmadığını düşündüklerinde çocuklara zararlı olabilirler. | Open Subtitles | من الممكن أن يشكل الرجال خطر على أولادهم عندما يظنوا أنه ليس لديهم شيء ليخسروه |
Kaybedecek bişey yok ...ve kimse en tehlikeliyi kaybetmek istemez | Open Subtitles | ليس لديهم شيئاً ليخسروه والذين ليس لديهم شيئاً ليخسروه هم اخطر الناس |
Kaybedecek hiçbişeyi olmayan insanlardan kork | Open Subtitles | والذين ليس لديهم شيئاً ليخسروه هم اخطر الناس |
En çok arananlar listesinde bu adamın Kaybedecek hiçbir şeyi yok. | Open Subtitles | الهاربين الأكثر خطورة هُم أؤلئك الذين ليس لديهم شيء ليخسروه. |
Söylediğim gibi, ülkenin en tehlikeli kaçaklarından, bunun Kaybedecek hiçbir şeyi olmaması. | Open Subtitles | كما قلت، أخطر الهاربين هُم أؤلئك الذين ليس لديهم شيء ليخسروه. |
Ama Kaybedecek çok şeyi olan insanlar için bir yüksün. | Open Subtitles | أنت عائق لكثير من الناس لديهم الكثير ليخسروه |
Benim gibi olanları da teşvik etmeliyim, Kaybedecek birşeyi olmayanları. | Open Subtitles | لكن اظن انه يجب ان اشجع اكثر من هم مثلي الذين ليس لديهم شئ ليخسروه |
Belkide Kaybedecek daha az şeyi olan çocuklar bulmalısın. | Open Subtitles | ربما عليك إيجاد بعض الأطفال الذين لديهم القليل ليخسروه |
Bizimle çatıştıklarında Aşağı Irmak insanlarının Kaybedecek çok şeyi var. | Open Subtitles | رجال لو ريفر لديهم الكثير ليخسروه كي يتصارعوا معنا |
Başkalarının Kaybedecek daha fazlası oldu. | Open Subtitles | لكن لدى الأخرين الكثير ليخسروه |
Hayır, Kaybedecek bir şeyi olmayan insanlar. | Open Subtitles | لا, الرجال الذين ليس لديهم شيء ليخسروه |
Kaybedecek hiçbir şeyleri yok. | Open Subtitles | أعني أنه تعلمين ليس لديهم شيء ليخسروه |
Kaybedecek ya da kazanacak olan onlar. | Open Subtitles | لديهم الأكثر ليخسروه أو يربحوه |
Ben varoşlara gidiyorum ve onlara kaybedecekleri bir şey veriyorum. | Open Subtitles | ذهبت إلى "فافيلا"، وأعطيتهم شيئًا ليخسروه |