Bak, ben pek çok şey olabilirim ama müşteri hırsızlığı onlardan biri değil. | Open Subtitles | إسمع, ربما أنا لدي الكثير من الخصال السيئة و لكن السرقة ليست أحد هذه الخصال. |
Dünyanın en mükemmel yerlerinden biri değil ama ben bayılıyorum, orası da bana bayılıyor. | Open Subtitles | إنها ليست أحد أفضل الأماكن في العالم لكنني أحبها، وهي تحبني |
Rapçilerin 99 ya da daha fazla problemi olabilir maaş çekini yanlış yere vermek onlardan biri değil. | Open Subtitles | حسناً، مغنيي الراب قد يكون لديهم 99 مُشكلة أو نحو ذلك، لكن إضاعة رواتبهم ليست أحد تلك المشاكل. |
İnan bana. Bu onlardan biri değil. | Open Subtitles | ثقي بي بأنّها ليست أحد تلك الأوقات |
Eski oyuncaklarından biri değil, değil mi? Çünkü hatırlayamadım. | Open Subtitles | إنها ليست أحد ألعابك القديمة، صحيح؟ |
Bu boktan kısa hikâyelerinden biri değil. | Open Subtitles | هذه ليست أحد مسرحياتك القصيرة المملة |
Sadece seri cinayet vakalarındaki Büro'nun en iyi danışmalarından biri değil, aynı zamanda kendisini en çok satan yazar ve televizyonda uzman olarak tanırsınız. | Open Subtitles | ليست أحد أفضل مستشاري المكتب وحسب في قضايا القتل المتسلسل، ولكن قد يعرفها أحدكم كأحد أفضل المؤلفين مبيعاً وكناقدة تلفزيونية |
Bu o öykülerden biri değil. | Open Subtitles | هذه ليست أحد تلك القصص |
Richard, bu senin kitaplarından biri değil. Sonunu bilmiyorsun. | Open Subtitles | (ريتشارد)، هذه ليست أحد كتبكَ أنتَ لا تعرف النهاية. |