Yıllarca şanslı olduğumu söyledim, ama sadece Şans değil. | TED | رددّت لعدة سنوات أني كنت محظوظًا، لكن ليس الحظ فقط. |
Size şans dilemek isterdim ama ihtiyacınız olan şey Şans değil. | Open Subtitles | أتمنى لكم الحظ ، لكن ليس الحظ هو ما تحتاجونه |
Bizi, Azizemiz koruyor, Şans değil. | Open Subtitles | سيدتنا تحمينا ليس الحظ. |
Bu Şans değil. Dayanaklarımı koruyorum. | Open Subtitles | ليس الحظ فقط بل وحماية غطاء |
Lincoln'la birlikte olman şansın bir oyunu değil. | Open Subtitles | ليس الحظ ما أحضرك هنا مع لينكولن |
Lincoln'la birlikte olman şansın bir oyunu değil. | Open Subtitles | ليس الحظ ما أحضرك هنا مع لينكولن |
Düzeltiyorum Şans değil, rastlantı. | Open Subtitles | للتصحيح، ليس الحظ بل الصدفة. |
Şans değil. | Open Subtitles | لا، ليس الحظ. |
Şans değil. | Open Subtitles | انه ليس الحظ |
Şans değil. | Open Subtitles | ليس الحظ. |