"ليس بالطريقة التي" - Translation from Arabic to Turkish

• gibi değil
• şekilde değil
• yolla değil
• anlamda değil

Ne derse yapıyorum aslında ama tam onun istediği gibi değil.
أفعل كل ما تريد مني فعله ولكن ليس بالطريقة التي تريدها

Ölmüş olabilir, ama, onların dediği gibi değil.
قد يكون ميتاً لكن ليس بالطريقة التي يقولونها

Hayır, "hayırı" tanımlaman gibi değil kanıt ve diğer şeylerle ilgili.
ليس بالطريقة التي تقومين فيها بتعريف "المعرفة" مع الدليل، وكلّ شيء

Daha önce de söylediğim gibi sizin kastettiğiniz şekilde değil.
مثلما قلت لك من قبل ليس بالطريقة التي تفكرين بها

Güvenli bölgemden şunu bilecek kadar dışarı çıktım: evet, dünya birbirinden ayrılıyor ama korkuğunuz şekilde değil.
قفزت خارج نطاق الراحة بما فيه الكفاية الاّن لأعلم انه ,نعم, العالم يتجزء لكن ليس بالطريقة التي تخشاها

Bağlıyım, ama senin düşündüğün şekilde değil.
انا متورّط ، ولكن ليس بالطريقة التي تعتقدينها

Yalnız umduğumuz bir yolla değil.
لكن ليس بالطريقة التي توقعناها

Bizler farklıyız. Ama sizin kastettiğiniz anlamda değil.
نحن مختلفون, لكن ليس بالطريقة التي تظنها

Belki senin kafandaki gibi değil ama bütün gece oturup yepyeni bir fikir üzerine çalıştım.
ربما ليس بالطريقة التي تصورتيها لكن قضيت الليل كاملاً على تصميم جديد،

Belki benim istediğim gibi değil. Ama beni seviyor.
ربما ليس بالطريقة التي أريدها لكن على طريقته أعتقد انه يحبني

O İtalyan'ın senin seksi olduğunu düşünmesi gibi değil ama.
حسنـــاً، ليس بالطريقة التي يعتقد الإيطالي بأنكي مُثيرة

Ve bir insan dişinin ağzı bozuk bir sevgiliye bağlandığı gibi değil.
و ليس بالطريقة التي تتمسك بها البشرية لحبيب سيء.

- İçeri girip çıkmış, sadece bizim sandığımız gibi değil.
إذاً، كان يدخل ويخرج، لكن ليس بالطريقة التي اعتقدناها

Annem ve babam birbirlerini sevmiyor en azından Çinli çocukları olan o çiftin birbirini sevdikleri gibi değil.
ليس بالطريقة التي تحب بها السيده ذات الطفلتين الصينيتين زوجها

sanrım yardım edebilirim ama düşündüğün şekilde değil annen ve büyük annen düşünmüşlerdi
لا،على العكس،أعتقد أنه سيساعدك ولكن ليس بالطريقة التي تعتقدين الآن،ربما لا تصدّقين ذلك، ولكن أمك وجدتك صدّقوا

İkisini de seviyordum, ama senin ima ettiğin şekilde değil.
لقد أحببتهما كلاهما، لكن ليس بالطريقة التي تفكرين بها

Buraya seni gözetlemeye gelmedim en azından senin düşündüğün şekilde değil.
أجل، أنا لم أتي إلى هنا لكي أتجسس عليك و ليس بالطريقة التي تفكرين فيها

Senin beni istediğin şekilde, senin beni hak ettiğin şekilde değil.
ليس بالطريقة التي تريدها، ليس بالطريقة التي تستحقها.

İnsanlar, iyi hissetmemize faydası olsun diye bunu bize gönderdiler, ve faydası da olacak, ama düşündükleri şekilde değil.
الناس ارسلوا هذا لنا ليجعلونا نشعر بالتحسن و سوف يفعل لكن ليس بالطريقة التي ظنوها

Görüyordum. Ama düşündüğün şekilde değil.
حسنا , كنت احلم بها ولكن ليس بالطريقة التي تظنينها

İstediğim yolla değil.
ليس بالطريقة التي أردتها.

Kastettiğin anlamda değil, dedim.
أخبرتك ليس بالطريقة التي تقصدها.