Ama aslında onarır, sadece yeteri kadar değil. | TED | لكنه في الواقع يمكنه ذلك، لكنه فقط ليس بالقدر الكافي. |
Toplamayı düşündüğümüz kadar değil. 40,000 Dolar etmez. | Open Subtitles | ليس بالقدر الذى كنا نخطط له ليس 40.000 دولار |
Olabildiğim kadar. Olmak istediğim kadar değil ama. | Open Subtitles | نعم، وبشدة، ليس بالقدر الذي أريد أن أكونه |
Olabildiğim kadar. Olmak istediğim kadar değil ama. | Open Subtitles | نعم، وبشدة، ليس بالقدر الذي أريد أن أكونه |
- Bir tanesinin İnternet'e yüklemesini engelleyecek kadar değil. | Open Subtitles | ليس بالقدر الكافي الذي يمنعهم من وضع ذلك الفيديو على الأنترنت |
Benden hoşlanıyorsun ama benimle yaşamaya yetecek kadar değil, öyle mi? | Open Subtitles | إذن أنتِ تحبيني لكن ليس بالقدر الكافي لتعيشي معي؟ |
Uzun olmak yardımcı oluyor ama sanıldığı kadar değil. | Open Subtitles | ،الطول يُساعد لكن ليس بالقدر الذي يظنه الجميع |
Oylarımız yükselişte fakat istediğimiz kadar değil. | Open Subtitles | معدل تأييدنا ارتفع، لكن ليس بالقدر الذي يروقني. |
Ama ısıracak kadar değil. | Open Subtitles | لكن ليس بالقدر الكاف كي تعضنىّ |
Sonbahar perileri kadar değil tabii ki, çünkü, şey... | Open Subtitles | ولكن ليس بالقدر كما الجنيات الخريف, بطبيعة الحال، لأنه، أيضا ... نعم، كلانكي. |
Duymam gerektiği kadar değil. | Open Subtitles | ليس بالقدر الذي ينبغي أن أسمعه |
Laboratuvarda olmana ihtiyacım olduğu kadar değil. | Open Subtitles | ليس بالقدر الذي أحتاجكِ فيه في المختبر |
Fakat benim de kötü olduğum zamanlar kadar değil. | Open Subtitles | لكنْ ليس بالقدر الذي كنتُه سابقاً |
- Ama geri gelecek kadar değil. | Open Subtitles | -لكن ليس بالقدر الكاف الذي يرجعك |
Bir papaz olacak kadar değil. | Open Subtitles | ليس بالقدر الكافى لأكون قسيسا |
İstediğim kadar değil. | Open Subtitles | ليس بالقدر الذي أردته |
Her zamanki kadar değil. | Open Subtitles | ليس بالقدر المعتاد |
Her zamanki kadar değil. | Open Subtitles | ليس بالقدر المعتاد |
Eskisi kadar değil. | Open Subtitles | ليس بالقدر نفسه كالسابق, ربما |
İstediğim kadar değil. | Open Subtitles | ليس بالقدر الذي أحبه |