İşte. Çok değil ama belki yeni yıl için fazladan bir şeyler alırsınız. | Open Subtitles | تفضلي ، أعلم بأن ذلك ليس بالكثير بمناسبة أعياد الميلاد |
Çok değil ama ben de yardım etmek isterim. | Open Subtitles | إنه ليس بالكثير, ولكني أود المساعدة في هذا. |
Gelecek belirsizlikten, vahiysel savaşlardan, birkaç istiladan ve dünyada serbest kalacak Çok fazla değil, birkaç şeytandan sağ kurtulmak zorunda. | Open Subtitles | العديد , ليس بالكثير ... ..... من الشياطين سيتم إطلاقها و تتحرر على العالم |
Herhangi bir şeyden emin olduğum kadar, ki Pek fazla değil. | Open Subtitles | متأكدة بقدر الأشياء الأخرى وهو ليس بالكثير |
Pek bir şey yok. Ne fotoğraf ne posta. | Open Subtitles | ليس بالكثير ، فلا يوجد صُور ولا توجد رسائل إلكترونية |
Pek bir şey değil ama şimdilik sadece bu var. | Open Subtitles | ليس بالكثير لكنهُ جلّ ما أملك حالياً |
Biliyorum pek Fazla bir şey yok ama, bundan başka verebileceğim bir şey yok. | Open Subtitles | أعلم بأنه ليس بالكثير ولكن هذا أقل مايمكنني فعله |
Yüzde 10'luk bir artış Çok bir şey değil. | Open Subtitles | ليس بالكثير أن تطلب زيادة 10 بالمئة |
Şey, Fazla bir şey değil ama her şeyimiz tükeniyor. | Open Subtitles | حسنا اخشى انه ليس بالكثير فلدينا شحه في كل شيء |
Bu bir başlangıç ama ganimeti diğerleriyle paylaştıktan sonra o kadar da Çok değil. | Open Subtitles | أنها بادئه ولكن ليس بالكثير ليس بعد أن أتقاسمه مع الاخرين |
Çok değil ama, fazlası tehlikeli olur. | Open Subtitles | ليس بالكثير ولكن اي زياده بأمكانها ان تكون خطر |
Çok değil diyorsun ama, bu benim için çok değerli. | Open Subtitles | وانت تقولي هذا ليس بالكثير ولكن هذا كل شيء بالنسبة لي |
Çok değil. Sadece 20'lik 5 set. | Open Subtitles | ليس بالكثير, خمس مرات في كل عشرون جولة |
Ayrıca şunu al, Çok değil ama geçim masrafların için kullanırsın. | Open Subtitles | و هذا ... هذا ليس بالكثير , و لكن لكي تغطي تكاليف معيشتك |
Bana rakam ver. - Bin dolar. Çok fazla değil. | Open Subtitles | اريد 1000 دولار وهذا ليس بالكثير |
- Çok fazla değil, efendim. Hepsi kontrol altında. | Open Subtitles | - ليس بالكثير يا سيدي, ولقد تمكنا منها بسهولة. |
Pek fazla değil. Geleceği görebildikleri söylenir. | Open Subtitles | ليس بالكثير, من المفترض أن يكونوا قادرين على رؤية المستقبل. |
Pek fazla değil ama elimizdeki bu. | Open Subtitles | ليس بالكثير لكنه كل ما لدينا |
Pek bir şey yok. Sadece buralardaydım. | Open Subtitles | ليس بالكثير كٌنتٌ فقط في الجوار |
- Pek bir şey yok. Neredesin? | Open Subtitles | ليس بالكثير أين أنتِ الان بالضبط ؟ |
- Pek bir şey değil. | Open Subtitles | ليس بالكثير لقد حرقت جون |
Pek bir şey değil, biliyorum ama... | Open Subtitles | ...أعلم بأنه ليس بالكثير , لكن |
Pek Fazla bir şey yok ama, kaçmadan önce karınlarını doyursalar iyi olur. | Open Subtitles | انه ليس بالكثير لكن على الاطفال ان ياكلو قدر الامكان قبل المغادرة |
Çok bir şey değil ama elindeki bu işte. | Open Subtitles | ذلك ليس بالكثير.. ولكن هذا مايملكه |
Yaptığın şey aptalcaydı. Senden istediğim Fazla bir şey değil. O benim kızım! | Open Subtitles | لكن ما فعلته كان غبيا ، ما أطلبه منك ليس بالكثير ، إنها إبنتي |