"ليس بخير" - Translation from Arabic to Turkish

    • iyi değil
        
    • yolunda değil
        
    • iyi olmadığını
        
    • iyi değilmiş
        
    • Tamam değil
        
    • iyi falan değil
        
    • sorun var
        
    • pek iyi hissetmiyor
        
    Sen iyi değilsin, ben iyi değilim ve o kesinlikle iyi değil. Open Subtitles أنت لست بخير و لا أنا بخير و هو بالتأكيد ليس بخير
    Babam iyi değil, nasıl kutlama yapabiliyorlar? Çabuk beni oraya götür. Open Subtitles أبي ليس بخير , كيف تحتفلون ؟ خذني إلى هناك بسرعة
    Ama hala iyi değil. - Nesi var? Open Subtitles أجل إعتقدت أننا سيكون لدينا غداء لكنه ليس بخير
    Hayır, hayır, yolunda değil, Lloyd. Open Subtitles كل شيء بخير كلا، ليس بخير أنا وحيد،
    İyi değil, eğer ellerini kullanabilseydi bunu kendisi söylerdi. Open Subtitles انه ليس بخير. لو كان يستطيع استخدام يديه كان سيقول لك بنفسه.
    İyi değil, eğer ellerini kullanabilseydi bunu kendisi söylerdi. Open Subtitles انه ليس بخير. لو كان يستطيع استخدام يديه كان سيقول لك بنفسه.
    - Tabii ki iyi değil. Onu vurdunuz. Open Subtitles بالطبع هو ليس بخير, لقد اطلقت النار عليه
    İyi değil. Bir şey yap! Yapacak bir şey yok. Open Subtitles . هو ليس بخير , أفعل شئ . لا يمكني فعل شئ
    Hayır, o iyi değil. Az önce bana kaçırıldığını söyledi. Open Subtitles لا، هو ليس بخير .لقد أخبرني للتو انه إختطف
    Pek iyi değil. Tobey Maguire' ın oynadığı filmde rol alamadım. Open Subtitles ليس بخير لم احصل على الدور فى ذلك الفيلم
    İyi değil ve Arlene hala Will'i aşılamama izin vermiyor. Open Subtitles ليس بخير, وآرلين مازالت ترفض أن ألقح أبنها
    İyi değil. Kan nakli yapmazsak, beyin hasarı ya da ölümle sonuçlanacak. Open Subtitles ليس بخير انه فى طريقه الى تجاط المخ اوالموت
    İyi değil. Buraya getirdiklerinde baygın haldeydi. Open Subtitles ليس بخير عندما جاءو به الي هنا كان في غيبوبه
    O iyi değil, Ramon. Ciddiyim. Daha şimdi şapelde feci bir karışıklık çıkardı. Open Subtitles هو ليس بخير ، يتصرف بغرابه لقد صنع فوضى كبيرة في المصلى
    - Pek iyi değil. Lemuel Brigg'in yerinde, bir mayının üstünde duruyor. Open Subtitles ليس بخير إنه بمنزل " لويل بريجز " يقف على حقل ألغام
    Herifin neyi varsa hiç ama hiç iyi değil. Open Subtitles إنه ليس بخير بأي شكل من الأشكال ولا حتى بهيئته
    Durum biraz karışık ve durumu da iyi değil, ama gözetim altında tutuyorlar. Open Subtitles .الأمر معقد و لكنه ليس بخير إنه تحت المراقبة
    Hiçbir şey yolunda değil. Anlamıyor musun? Open Subtitles كل شيء ليس بخير ألا تفهم؟
    Gözlerine bakıp iyi olmadığını kaç defa gördüm anlatamam. Open Subtitles لا يسعني أخباركِ كم مرة نظرت صوب عينيه, و كنت أعلم أنه ليس بخير,
    Durumu iyi değilmiş. Ameliyat olması gerektiğini düşünüyor... Open Subtitles انه ليس بخير انهم يقترحون اجراء عملية و..
    Hayır, Tamam değil. Open Subtitles لا ، إنه ليس بخير
    İyi falan değil. Dün gece eve gelmedi ve onu bulamıyorum! Open Subtitles انه ليس بخير ، لم يأتي للمنزل ليلة البارحة ، ولا اتمكن من إيجاده
    - Silecek suyunda sorun yok. - Silecek suyunda sorun var! Open Subtitles ولكن مستوى ماء الراديتاور ليس به مشكلة لا , إنه ليس بخير
    Caroline, bundan dolayı çok üzgünüm, ...ama Don kendini pek iyi hissetmiyor. Open Subtitles (كارولين) يؤسفني ذلك ولكن (دون) ليس بخير

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more