"ليس بشيء" - Translation from Arabic to Turkish

    • bir şey değil
        
    • birşey değil
        
    • bir şey yok
        
    Bu sanki trafik cezası gibi öylece halledebileceğim bir şey değil. Open Subtitles فهذا ليس بشيء يَسِير لأتولى أمره مِثْلَ غرامة خرق توقف السيارة
    Okula ve yazmada akıcı olduğunuzda bu profesyonel bir yazar olmak için yaptığınız bir şey değil. TED عندما تصبحون متمكنين من القراءة والكتابة، فهو ليس بشيء ستفعله فقط لتصبح كاتب محترف.
    Bu da, bu noktada anlayışımızın ötesinde bir şey değil. TED وهذا ليس بشيء صعب الإدراك في هذا الوقت.
    Hayır. Bu benim yapmam gereken birşey değil. Daha önce hiç çizmem gerekmedi. Open Subtitles لا هو ليس بشيء مطلوب مني ان افعله أنا لم ارسم من قبل
    Hergün görebileceğin birşey değil bu. Open Subtitles ذلك ليس بشيء تراه كل يوم
    Asla seni fısıldayarak konuşmaktan vazgeçirmek istemem ama öyle bir şey yok. Open Subtitles ليس لأنني أريد ثنيك عن الهمس هذا ليس بشيء
    Vasiyeti reddetmek için mahkemede kullanabileceğin bir şey değil. Open Subtitles هذا ليس بشيء يمكنك إستخدامه في المحكمة لتكذيب الوصية
    Vasiyeti reddetmek için mahkemede kullanabileceğin bir şey değil. Open Subtitles هذا ليس بشيء يمكنك إستخدامه في المحكمة لتكذيب الوصية
    Kalp pili, sentetik dokular, yapay kalpler... insanla makineyi birleştirmek yeni bir şey değil ki. Open Subtitles منظم نبضات القلب، والأنسجة الاصطناعية، القلوب الاصطناعية ودمج الانسان والآلة، ليس بشيء جديد
    Özel bir şey değil, ama ne anlama geldiğini anlayacaksın. Open Subtitles إنه ليس بشيء مميّز، لكنّكِ ستعرفين ما يعنيه،
    - O bir şey değil. Saatlerce konuşabilirim. Open Subtitles ليس بشيء صعب، يمكنني تمضية ساعات في اللغو
    Benim için genelde öyle derler ama benim kendi adıma söyleyeceğim bir şey değil. Open Subtitles الناس تقول هذا عني، طوال الوقت، لكنه ليس بشيء أقوله عن نفسي
    İstemiyorsun ama bu konu son dakikaya bırakılacak bir şey değil. Open Subtitles حسناً، يمكن لا ولكن هذا ليس بشيء عليكِ أن تتركيه لأخر لحظة
    Abartılı bir şey değil. Sadece evlerine gitmemiz lazım. Open Subtitles إنه ليس بشيء فاخر علينا فقط الذهاب لذلك المنزل
    Öfkeniz, korkulacak bir şey değil. TED فغضبكم هذا ليس بشيء تخافون منه.
    Kaderim seçtiğim birşey değil. Open Subtitles قدري ليس بشيء أختاره،
    Ah, büyük birşey değil. Open Subtitles آه، هذا ليس بشيء مهم
    Ama insanlığın bilinen en eski sembolü ile ilgili bir şey yok. Open Subtitles ..... لكنه ليس بشيء مهم مثل لا اعلم، أقدم الرموز المعروفة للرجل
    Çok utanıyor çünkü dublörü bir kadın ama bunda utanacak bir şey yok. Open Subtitles آه، إنه فقط يشعر بالخجل لأن بدليه في الخدع هي إمرأة ولكن هذا ليس بشيء لتخجل به
    Korkacak bir şey yok, biliyorsun değil mi? Open Subtitles ليس بشيء لتخافي منه، تعرفين هذا، صحيح؟

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more