Özgürce yüzün, okyanus uzak değil. | Open Subtitles | إسبحي بحرية، المحيط ليس بعيدًا. |
Senin boşluğun o kadar uzak değil, hemen köşenin sağında. | Open Subtitles | مخرجكِ ليس بعيدًا. إنه عند الزاوية فقط. |
Sizden korkacakları ve size saygı gösterecekleri uzak olmayan bir yer var. | Open Subtitles | هناك مكان ليس بعيدًا عن هنا حيث أنتم يمكن أن يخشونكم ويحترمونكم |
Buradan çok uzak olmayan bir yer. Ganimetle dolu bir yer. | Open Subtitles | هناك مكان ليس بعيدًا عن هنا مكان مملوء بالنهب |
Köşede fare kapanları var, çocukların uyuduğu yerden uzakta değil. | TED | ومصائد فئران ضخمة موضوعة في زواية الغرفة، ليس بعيدًا جدًا من مكان نوم الأطفال. |
Heisenberg Bulvarı'ndan sonra, Matematik Parkı'ndan fazla uzakta değil. | Open Subtitles | ذلك بعد جادة (هايزنبرق)، ليس بعيدًا عن المنتزه الرياضي |
Fazla uzakta olamaz. | Open Subtitles | إنّهُ ليس بعيدًا. |
Buradan çok uzak değil. | Open Subtitles | ليس بعيدًا من هنا |
Orası yeterince uzak değil. | Open Subtitles | هذا ليس بعيدًا بمايكفي. |
Bir atlı gönder. Pazzi'nin villası uzak değil. | Open Subtitles | أرسل رسول الليلة منزل آل (بيتسي) ليس بعيدًا |
Bu mahalle uzak değil | Open Subtitles | هذا الحي ليس بعيدًا عن |
Buradan çok uzak olmayan bir yerde köle gibi değil, zevk içinde yaşayabileceğiniz sizden tekrar korkacakları ve size saygı gösterecekleri bir hayat var. | Open Subtitles | ثمّة مكان ليس بعيدًا من هُنا حيث يعيش رجال أقوياء حياة من المتعة وليس من الكدح، مكان حيث يُمكن أن تُخشّوا وتُحترموا مرة أخرى. |
Buraya çok da uzak olmayan bir banka var. | Open Subtitles | يوجد هناك بنك ليس بعيدًا من هنا |
Çok uzak olmayan bir motelde birçok kurban bulundu. | Open Subtitles | عدّة ضحايا في فُندق ليس بعيدًا جدًا. |
Buradan fazla uzak olmayan Liberty Pole Ayaklanmaları sırasında ölen genç bir Yüzbaşı Woodhull vardı. | Open Subtitles | كان هناك كابتن (وودهول) الشاب الذي لقيَ حتفه في أعمال الشغب أبناء الحرية) ليس بعيدًا من هنا) |
Çok uzakta değil. | Open Subtitles | إنه ليس بعيدًا. |
Kampımız uzakta değil. | Open Subtitles | مخيّمنا ليس بعيدًا. |